2800 yıllık kaledeki deprem sırrı çözüldü

Urartu Kralı 2. Sarduri tarafından milattan önce 764-734 yılları arasında yaptırılan Çavuştepe Kalesi ile kuzeyindeki nekropol alanında yürütülen kazı çalışmalarında geçmiş dönemlerle ilgili önemli bulgular elde ediliyor.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında antropolog, metal uzmanı, arkeolog, şehir plancısı, sanat tarihçisi, mimar ve restoratörlerden oluşan 24 kişilik ekiple kalenin kuzeyinde yoğunlaştırılan kazılarda, Urartuların asırlar önce depremden korunmak için özel önlemler aldığı tespit edildi.

Kazılarda iç ve dış sur duvarlarının, olası depremlerde yıkılmaması için teraslama yöntemiyle inşa edilen 2 metre genişliğinde, 20 metre uzunluğundaki yapılarla birbirine bağlandığı ortaya çıktı.

– “KALEDE DEPREMLE İLGİLİ SIRI ÇÖZDÜK”

Prof. Dr. Çavuşoğlu, AA muhabirine, kalede 35 yıldır devam eden kazılarda her yıl yeni bilgi ve bulgulara rastladıklarını söyledi.

Kalenin milattan önce 7. yüzyılda bir deprem yaşadığını değerlendirdiklerini belirten Çavuşoğlu, şu bilgileri verdi:

“Bu depremden sonra yeniden inşaat faaliyetlerinin olduğunu gördük. İç sur ve sur arasındaki bölümün, yaklaşık 2 metre genişliğinde ve 20 metre uzunluğunda teraslama yöntemiyle birbirine bağlandığını tespit ettik. Surlar arasında destek duvarları inşa edilmiş. Kalenin gizemiyle ilgili hala çok soru var ama depremle ilgili kısmı hemen hemen çözmüş olduk. O da bu yıla nasip oldu.”

Çavuşoğlu, kazılarda bir ocağa da rastladıklarını, bu ocakla birlikte buranın geçmişte bir yangın geçirdiğini de tespit ettiklerini, o yangın neticesinde yeniden bir inşaat çalışmasının olduğunu belirlediklerini kaydetti.

Kalenin kuzeyindeki nekropol alanında ise Urartuların ölü gömme adetlerine ilişkin önemli verilere ulaştıklarını anlatan Çavuşoğlu, “Her yıl nekropolde bizi şaşırtan ip uçlarına ulaşıyoruz. Burada şimdiye kadar hep ilkleri yaşadık. İlave çok sayıda bilgi edindik. Özellikle ‘kremasyon’ denilen küplerin içinde kadın iskeletlerinde mühür ve takılar ele geçiyor. Bu da bize buranın yönetici sınıfa ait olduğunu gösteriyor. Özellikle kadınların sosyal ve ticari hayatına dair önemli ipuçları veriyor. Şu ana kadar iki tür ölü gömme tekniğine ulaştık. Biri yakarak, biri de ceset olarak gömülen bir gelenek var. Birçok mezar tipiyle de karşılaştık.” dedi.

Yorum yapın