Batılılar Çin’e sırtını dönüyor – NURULLAH GÜR

Batılılar Çin’e karşı büyük bir teknoloji savaşı açtı. Çin’e yaptıkları yatırımlar azalıyor. Çin’e giriş yapan doğrudan yabancı yatırımlar 2023’te bir önceki yıla kıyasla % 82 azalışla 33 milyar dolara geriledi

Çin yaklaşık 40 yıl Batılı ülkelerin en gözde yatırım destinasyonu oldu. Çin’de fabrika açmayan çokuluslu şirket kalmadı demek abartı olmaz. Yüz milyarca dolarlık yabancı sermayeye Çin’in kendi yatırımları da eklenince dünyanın en büyük üretim merkezi ortaya çıktı. Öyle ki Çin’in küresel imalat sanayi brüt üretimindeki payı yüzde 35’e, katma değer içindeki payı ise yüzde 29’a kadar yükseldi.

Sanayideki bu atılım sayesinde Çin’de milyonlarca insan yoksulluk tuzağından kurtuldu. Çin kişi başına milli gelirini 42 kat artırdı. Çinli şirketler kendi sektörlerinde küresel oyuncu haline geldiler. Çin’e akan yatırımlar uzunca bir süre Batılı ülkelerin de işine geldi. Ucuz Çin ürünleri sayesinde enflasyon oranları geriledi. Batı menşeili çokuluslu şirketlerin piyasa değerleri ve kârları fezaya uçtu. Bisiklet, tornavida, spor ayakkabı, oyuncak, buzdolabı üreten Çin, Batılıların gözdesiydi. Ama Çin’in yüksek teknolojili ürünlerde yakaladığı ivmelenme sonrasında resim değişti. 5G’den elektrikli araçlara, mikroçipten uzun menzilli füzelere kadar geniş bir yelpazede gerçekleşen teknolojik ilerleme, Batılıları tedirgin etti.

DÜNYA İÇİN TEHLİKE OLDU

Doğrusunu söylemek gerekirse, üretimin bu denli yüksek oranda Çin’e kayması, büyük bir hataydı. Bu yoğunlaşma sadece Batı için değil tüm dünya için tehlikeli bir hal aldı. Tedarik zincirlerindeki bu yoğunlaşmanın sistemik riskler doğurması kaçınılmazdı. Koronavirüs salgını döneminde bu riskler can yakıcı biçimde küresel ekonominin karşısına çıktı.

KÜRESEL EKONOMİNİN SERENCAMI

Çin ekonomisi yaklaşık 10 yıldır eski havasında değil. İhracata dayalı modelden iç tüketime dayalı modele geçişte sorunlar yaşıyorlar. Ticaret tarifelerindeki artış ve teknoloji savaşı Çin’in ihracat performansını yavaşlattı. Salgın döneminde tedarik zincirleri hasar aldı. Emlak krizi tam olarak patlamasa da konut sektörü oldukça zor günler yaşıyor. Pekin hükümetinin ekonomiyi canlandırmaya dönük sağladığı teşvikler eskisi kadar etkili olmuyor. Çin hala yüzde 5’ler seviyesinde büyüse de küresel ekonominin parlayan yıldızı olduğu dönemler yavaş yavaş geride kalıyor. Dünyanın geri kalanında da ekonomik görünüm çok parlak değil. Alman ekonomisi Doğu ve Batı Almanya birleşmesinden bu yana yaşadığı en zorlu döneminin içinden geçiyor. İngiltere, Brexit referandumunun üzerinden sekiz sene geçmesine rağmen henüz yönünü tespit edebilmiş değil. Gelişen ülkelerin başı ise yavaşlayan küresel ticaret ve yüksek faiz oranları ile dertte. Öte yandan ABD, salgının çıkışından bu yana görece daha iyi performans sergiliyor. Enflasyonla mücadele kapsamında faiz oranları son 22 yılın en yüksek seviyelerine çıkmasına rağmen, Amerikan ekonomisi ciddi bir istihdam kaybı yaşamadı. Büyüme rakamları da istikrarlı seyretti. Ekonominin beklenenden canlı olması enflasyonu yüzde 2 hedefine çekme noktasında zorlayıcı olsa da ABD, küresel ekonominin bu çalkantılı dönemini iyi geçirdi. Bu canlı performansta salgın dönemindeki mali teşviklerin payı büyük. ABD’nin teknoloji savaşında Çin’e karşı avantaj elde etmek için uygulamaya soktuğu sanayi ve teknoloji politikaları da ekonomiye destek oluyor. ABD’nin verdiği yatırım teşvikleri sadece Amerikan şirketlerini değil Avrupalı şirketlerini de cezbediyor. fDi Markets tarafından derlenen verilere göre, Alman şirketleri 2023’te ABD’deki projeleri için 15.7 milyar dolar sermaye yatırımı taahüdünde bulundu. Bu yatırım taahütü Almanların Çin’deki yatırım taahütlerinin neredeyse 2.5 katı büyüklüğünde. Amerikan ekonomisi için şu an en büyük meydan okumalardan biri siyasi risk. Kasım 2024’teki başkanlık seçimleri yaklaştıkça ABD’nin yaşadığı siyasi bunalım çok daha iyi anlaşılıyor. Bir tarafta Biden diğer tarafta Trump. Bu siyasi bunalımın orta ve uzun vadede Amerikan ekonomisini olumsuz etkilemesi kaçınılmaz.

TEKNOLOJİ SAVAŞI

Günün sonunda Batılılar Çin’e karşı büyük bir teknoloji savaşı açtılar. Savaşın fitilini ilk ABD ateşledi. Daha sonra AB de ona katıldı. Batılı ülkeler, Çin’e kaptırdıkları fabrikaları yeniden kendilerine çekmeye çalışmak için korumacı önlemleri, akıllı otomasyon teknolojilerini ve sanayi teşviklerini devreye sokuyorlar. Çokuluslu şirketlerin tamamının Çin’den vazgeçmesi ve fabrikaların tümünün Batıya kayması mümkün değil. Çin hâlâ Batı için büyük öneme sahip. Ekonomik ilişkileri kopartıp atabileceğiniz bir ülke değil. Ama yine de Batı ile Çin arasındaki ekonomik ilişkilerde kayda değer bir soğuma yaşanıyor. Batılıların Çin’e yaptıkları yatırımlar azalıyor. Çin’e giriş yapan doğrudan yabancı yatırımlar 2023’te bir önceki yıla kıyasla yüzde 82 azalışla 33 milyar dolara geriledi. 1993’ten bu yana Çin’in kaydettiği en düşük doğrudan yabancı yatırım seviyesi.

Yorum yapın