CHP’nin Batılılaşmasıyla beraber sol fantezisinin hakim olduğu, Milliyetçi Cephe ve CHP’nin hükümet kurduğu, 70’li yıllarda hükümetin uzun vakit dayanamadığı, sağ-sol kampın hakim olduğu karanlık yıllardı. en zoruydu ve her gün sağdan soldan onlarca genç öldürülüyordu. O yıllarda birtakım baskılarla, birazcık siyasal mühendislikle, birçok dış provokasyonla topluluk derin bir bölünmenin eşiğine geldi. Kampçılık bırakın sosyalliği, müzikten beyaz perdeye kadar her şeyi kapsıyor.
Gladyo güçlerinin arka planda karanlık işler yaptığını sadece 12 Eylül faşist darbesi sağı solunu ayırmadan üzerimize indiğinde ayrım ettik.
Tıpkı CHP’deki benzer biçimde “türünün tek örneği” Topluluk mühendisliği benzer biçimde inkilap hayalimiz de tek darbeyle yerle bir oldu. Seneler sonrasında geriye dönerek baktığımızda dipten gelen dalgayı ayrım etmedik. Süratli kentleşme ve iç göç dalgasıyla beraber topluluk bambaşka bir yolculuğa çıkmış, derin acılar ve çalkantılar yaşamıştır. O yıllarda hoş karşılanmadığımız ve hoşlanmadığımız Arabesk müzik de bu yolculuğun bir ürünüydü. Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, Müslüman Gürses ve ondan sonra bu üçlüye eklendi İbrahim Tatlıses şehirleşme serüvenimizin anlatıcısıydılar. Onlar halkın kendisiydi.
Bir “Bırakın bu dünya batsın” öteki diyor “Bırakın bu saçmalığı” o sesleniyor, öteki “Ben insan değil miyim?” itiraz etti.
O denli derin bir dalgaydı ki, birkaç kuşa, milyonlarca kuşa teselli deposu oldu. “büyükbaba” olarak iddia edildi Sevgili sanatçı Orhan Gencebay Ve İbrahim Tatlıses yaşıyor, her ikisine de sıhhatli ve rahat bir hayat temenni ediyorum.
Fakat seneler ilkin Müslüman Gürses‘Ben, üç gün ilkin dedim Ferdi Tayfurkaybettik
Tayfur’un cenazesini izlerken şaşırmadım desem gerçek dışı olur, büyük bir sevgi seli ile başarıya ulaşmış oldu. Adana’dan, Konya’dan, Artvin’den, kısacası Türkiye’nin dört bir yanından hanımefendiler, erkekler ve ergenler gözyaşı dökerek şarkılarını ezbere söylüyorlardı.
Zonguldaklı bir esnaf bu aşkın gizemini bir cümleyle söyledi:
“Kimse yanımda değilken o yanımdaydı.”
Ve beraber “dede”onları aynı duygularla, aynı şarkıyla selamladılar:
“Bigün gitsen bile hatırlayacaksın hemen hemen…”
***
ÖZGÜR ÖZEL’İN TUZ ICE İLE ÖZGÜVEN
Önceki yazımda, Doç. Dr. İlker AytürkMHP Lideri Vaziyet Bahçeli‘S “Öcalan’ın hitabı”ilişik Ana yaklaşımı tartıştım ve eleştirdim. Sadece o uzun yazıda mühim tespitler var oradaydı Bunlardan biri CHP’liydi. İşte CHP’nin politikası Üretilmediğini gösterdi. Bir ihtar var mı? Bilmem fakat aynen o bölümü alıntılıyorum:
“Bahçeli’nin başlatmış olduğu yeni süreç sonucunda CHP’yi oldukça riskli bir mayın tarlasına sürükledi. Sadece son yöresel seçimlerde CHP eşi benzeri görülmemiş bir başarıya imza atarak çıtayı yükseltti. Yöresel seçimlerden bu yana CHP Önder. Serbest Hususi bizim ülkemizde aslına bakarsan CHP’nin birinci parti bulunduğunu, erken seçim yapılacaksa tarihin CHP tarafınca belirleneceğini devamlı hatırlıyor. ErdoğanSiyasal kaderinin kendi elinde olduğu tekrarlandı. Serbest hususi’Kendine olan itimatı, yeni açılma süreciyle tuz ve buz haline gelen cılız temellere dayanıyordu. (…)
CHP aslına bakarsan onun eleştirisine aleni bir parti halini aldı. ‘Kürtler devdir’izin ver öneriyorum’ konuşmasında olduğu benzer biçimde, açılış sürecine açıkça yardımcı verirken, PKK’ya üye olarak devleti bölmeye çalışmakla suçlanmış; açılıma mesafeli durduğunda, kafi desteği sağlamadığında dönemi tıkadığı, uzlaşmaya mani olduğundan eleştirilecektir. Dönemi desteklerse laik milliyetçi, merkez sağ oyları kaybedecek, desteklemezse Kürtlerin oylarını kaybedecek. CHP ne yapacağını bilmiyor, sekteye uğruyor ‘çalışamıyorum yönetmeye müsait değil’ İmajını güçlendirecek.”