Amerika dış politikası, biliyorsunuz, tarihsel olarak enerji kaynaklarının denetim dibine alınmasına ve rakip ülkelerin bu kaynaklara erişiminin engellenmesine odaklanmıştır. Bilhassa son yıllarda yaşanmış olan vakalar bunu daha da bariz hale getirdi. “Ukrayna savaşı”, Rusya’nın ekonomik enerjisini zayıflatmayı, bilhassa enerji ihracatını sınırlamayı amaçlayan yaptırım ve politikaların, ihtimaller içinde rakip Avrupa bununla beraber Kendi’nin tebaası halini aldı.
Ekonomik yaptırımlar Rusya’ya zarar vermeyi amaçlıyordu, sadece Rusya’ya zarar vermenin maliyeti Alman sanayisinin merkezini yok etmek, Avrupa ekonomik düzenini bozmak, enerjinin, benzinin, gazın, gübrenin, çeliğin ve enerjiyle üretilen her şeyin fiyatını artırmaktı.
Dolayısıyla bu bağlamda Amerika’nin enerji kontrolü ve yaptırımları Avrupa’nın ekonomik çıkarlarını ve halkının refahını Rusya’dan daha çok negatif etkilemiştir. Bugün Avrupa derin bir krizin içerisine girmiş durumda ve siyasette bu krizi aşma iradesi gelişmiyor.
Hazır gelmişken garip bir detaydan da bahsedeyim… Ursula von der Leyen AB’nin atanmış liderleri olarak”Avrupalı seçmenin ne istediği mühim değil. Önceliğimiz Avrupa’yı Rusya’dan korumak bu sebeple Rusya, Polonya ve Almanya üstünden Atlantik Okyanusu’na ilerleyebilir.Devam edebilecek laflarla Amerika’nin küresel politikalarının rolünü taşıyacaklar.
Öte taraftan Amerika, Rusya’nın Çin benzer biçimde müttefikleriyle beraber ekonomik ve siyasal bir blok oluşturmasını engellemek için kaos stratejisini derinleştiriyor.
Mesele böyleyken hepimiz Trump’tan çözüm bekliyor. Bu olası mü?
Diyelim ki Trump’ın “Rolü devraldığım anda Rusya-Ukrayna savaşını sonlandıracağım“Bu kadar kaotik bir ortamı görmezden geldikleri için lafı hafife alıp ümit edenler, en hafifçe deyimle ezberden ötürü zihinsel olarak tembel oldukları söylenebilir.
Özetle… Amerika dış politikası enerji kaynakları mücadelesi ve jeopolitik denetim çevresinde şekillenirken, bu strateji bir taraftan Rusya’yı ve yükselen Çin’i kuşatmayı hedeflerken, öteki taraftan Avrupa’da ve dünyada ekonomik ve siyasal istikrarsızlığı tetikliyor. dünya.
Ukrayna, Suriye, Kriz Avrupa, İsrail problemi ve önümüzdeki dönemde Trump’ın “Mesele haline gelmesi olası Kanada” sözünü tutması niteliğinde yapılacak yorumların temeli deyim yerindeyse Amerika’nin “kendi enerjisini kaybederken dünyayı ateşe vermek” benzer biçimde özetleyebiliriz kaos stratejisi yaratacak