Feza aracı çarpışmalarının zincirleme reaksiyonu olan Kessler Sendromu, Dünya’nın yörüngesindeki tehlikeyi artırıyor. Her çarpışma yeni yıkıntı yaratır; bilim insanları, feza enkazının Dünya’nın manyetosferini bozabileceği ve bütün hayatı kozmik ışınlara maruz bırakabileceği hikayesinde uyarıldı. Uzmanlar, lüzumlu önlemlerin alınmaması niteliğinde 2050 yılından ilkin bu zincirleme etkinin kaçınılmaz hale geleceğini söylüyor.
Ismini Amerikalı astrofizikçi Donald Kessler’in bu riski ilk kere 1978’de anlatım etmesinden alan Kessler Sendromu, feza aracı çarpışmalarının zincirleme reaksiyonu olarak tanımlanıyor. Her çarpışmanın daha çok yıkıntı yaratmasıyla oluşan bu kuramsal “domino tesiri”, bir feza enkazı zinciri oluşturabilir, bu enkazın daha çok mahrek platformuna çarpmasını engelleyerek gelecekteki çarpışma olasılığını artırabilir. Netice olarak, Dünya’nın çevresinde bir feza tozu bulutu oluşabilir, yer tabanlı teleskopların görüşünü engelleyebilir ve hava tahmini, GPS ve tv şeklinde uydu tabanlı teknolojilerin bütün işlemlerini kesintiye uğratabilir.
California Üniversitesi Lick Rasathane gökbilimcisi Paul Lynam, bu durumun uzak ve soğuk bir vaka olmadığını, gezegendeki herkesi etkileyeceğini söylemiş oldu. Yeni bir emek verme bu durumun 2050’den ilkin ortaya çıkabileceğini öne sürüyor.
Şu anda alçak Dünya yörüngesinde (LEO), telekomünikasyon şirketlerini, hükümetleri ve bilim adamlarını ekipmanlarının risk altında olduğu hikayesinde uyarmak için her gün ortalama bin çarpışma uyarısı yayınlanıyor. DÜNYANIN MANYETOSFERİNİ BOZABİLİR Bilim insanları, metalik feza enkazının bununla beraber Dünya’nın manyetosferini de yok edebileceği ve bütün hayatı ölümcül kozmik ışınlara maruz bırakabileceği hikayesinde uyarıyor.
Eski NASA fizikçisi Sierra Solter-Hunt, bu kırık uydulardan, füze enkazlarından ve öteki feza enkazlarından gelen metal parçacıklarının, Dünyanın manyetik alanını “bozabileceğini ya da tuzağa düşürebileceğini” söylemiş oldu. Solter-Hunt bunun “oldukca aşırı bir senaryo” bulunduğunu sadece bu şekilde bir metalik toz tabakasının, Mars ve Merkür’ün eski kaderine benzer halde Dünya atmosferinin “soyulmasına” yol açabileceğini söylemiş oldu.
Bu konum Dünya’yı günümüzün komşu gezegenleri şeklinde yaşanmaz bir çorak araziye dönüştürebilir. Solter-Hunt, bütün bu yüksek iletkenliğe haiz metal parçacıklarının, iyonosfer ve plazmasfer şeklinde halihazırda elektrik yüklü iyonları içeren yerleri içeren muayyen bir bölgede yoğunlaştığını belirtti. Bu parçalar, güneşin kozmik ışın bombardımanıyla elektriksel olarak iletken bir plazmaya oluşturduğu oksijen, hidrojen ve helyum gazlarını ihtiva eder. Solter-Hunt, kompleks ve hatalı bir kablolama sistemindeki kısa devreye benzer halde elektrik yüklü gazlar ve ince metal tozu bulutu bağlantısı öngörülemeyen ve tehlikeli sonuçlara yol açabilir.
Solter-Hunt, “Şu anda yörüngede ortalama 10.000 uydu var fakat önümüzdeki 10-15 sene içerisinde bu rakam 100.000’e ulaşacak. 100.000’e ulaşmamız uzun bir süre olabilir.” konuşarak uyardı. Avrupa Feza Ajansı’na (ESA) gore bu enkazların yalnızca 40.500’ü 10 santimetreden büyük.
Sadece NASA’ya gore saatte ortalama 29.000 km hıza haiz olan bu “feza çöpü”, bir mermiden ortalama yedi kat daha hızlıdır. 1957’den bu yana yalnızca 650 büyük çarpışma bildirilmiş olması durumunda gezegen bilimci Vishnu Reddy, “Uzaya gönderilen nesnelerin sayısı son dört yılda katlanarak arttı” dedi.
Arizona Üniversitesi’nden Profesör Reddy, jeosenkron yörüngedeki (GEO) enkazları temizlemenin oldukca zor bulunduğunu belirtti. GEO, Dünya’dan ortalama 35.000 km uzaklıkta, hükümet ve hususi haberleşme uyduları şeklinde eleştiri sistemlerin bulunmuş olduğu bir bölgedir. NOAA’nın hava durumu seyretme GOES uyduları, Pentagon’un casus platformları, DirectTV ve SiriusXM radyo şeklinde sistemler burada çalışıyor. Sadece GEO’daki yıkıntı, LEO’da olduğu şeklinde Dünya’ya yanmayacağı için binlerce sene süresince tehdit oluşturabilir.