İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın açıklamalarından öne çıkan satır başları:
Irkçılık, ayrımcılık, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi akımların yayıldığı dönemde bu sofraların önemi daha çok anlaşılıyor. 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketi nedeniyle Ramazan’ı buruk karşıladık. 50 binin üzerinde canımızı toprağa verdik. Hepsine bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Depremin ilk gününden itibaren devlet ve millet el ele kararlı bir mücadele yürütüyoruz. Uluslararası yardım çağrımıza, 90 ülke 11 bin personelle bir fiil destek verdi. Ayni ve nakdi yardımlarınız ihtiyaçların karşılanmasında rol oynadı. Acımızı paylaşan tüm dost ve kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Türkiye olarak nerede mazlum varsa kimliğine bakmadan imdadına koşmayı görev bilen bir ülkeyiz. Bugüne kadar hep mazlumun yanında olduk. Küresel koronavirüs salgınında, 160 ülke 14 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım ulaştırarak görevimizi yerine getirdik. Bir dönem elinden tuttuğumuz hiçbir dostumuz bizi yalnız bırakmadı.
class=”medyanet-inline-adv”>
“YARALARIMIZI HIZLA SARIYORUZ”
Bizler tarih boyunca sayısız imtihandan geçmiş bir milletiz. Nice saldırıyı alnımızın akıyla atlattık. Önümüze çıkan engellere aldırmadık. Gerektiğinde 250 bin evladımızı toprağa verme pahasına istiklal ve istikbalimize sahip çıktık. Deprem bölgesindeki illerimizi birkaç kez ziyaret ettik. Aziz milletimizin metanetine gerçekten hayran kaldım. Şehirlerimiz eskiden güçlü şekilde ayağa kalkmak için adeta sabırsızlanıyor. 85 milyon olarak yaralımızı hızla sarıyoruz. Hasar tespit çalışmalarımız neticelenmek üzere. Enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Konteyner sayısını en kısa zamanda 100 bine çıkartacağız. Dün itibarıyla, 70 bin konut ve köy evinin yapım süreci başladı. Bunlardan 40 binin temelini attık. İlk 1 yıl içinde 319 bin konut ve köy evi inşasını planlıyoruz. Seçim sürecinin bu süreci yavaşlatmasına izin vermeyeceğiz. Deprem felaketine rağmen seçimleri erteleme yoluna gitmedik. Biz milletimizin dayanışma ruhuna güveniyoruz.
“MAĞDURLARIN FERYATLARINA KULAKLARIMIZI TIKAMIYORUZ”
14 Mayıs’ta milletimin en doğru kararı vereceğine inanıyoruz. Dalga dalga büyüyen bir zaferin ayak seslerini duyuyoruz.Türkiye Yüzyılı’nın cemresi, sadece gönüllere değil aynı zamanda sandığa da düşmüştür. Özellikle bölücü örgüt yandaşlarının seçime baskıyla gölge düşürmesine müsaade etmeyeceğinize gönülden inanıyorum. Hepimiz büyük insanlık ailesinin birer ferdiyiz. Ortak payda temelinde huzurun temini için bize önemli görevler düşüyor. Çatışmaları görmezden gelmiyor, mağdurların feryatlarına kulaklarımızı tıkamıyoruz. Ukrayna savaşındaki tutumumuz bunun en son örneğidir. Tahıl girişimi, uzlaşı ortamının mümkün olduğunu göstermiştir. Mart ayında mutabakatın devam edeceğini gösteren çabaları aynı şekilde sürdürdük. Savaşın başından bu yana sayın Zelenski ve Putin ile irtibat halindeyim. Her hafta ikisiyle de görüşüyorum. Her iki tarafa da onurlu çıkış gösterecek adil bir barışın mümkün olduğuna inanıyorum.
class=”medyanet-inline-adv”>
Bir süredir dünya 5’ten büyüktür diyerek adaletsizliğe dikkat çekiyoruz. BMGK’nin kapsayıcı anlayışla reforma tabi tutulması acil bir ihtiyaç. Bu konuda adım atmakta geç kaldığımız her günün ceremesini masumlar çekiyor. Vaktinde adım atılmadığı için ölüme sürüklenen bebekleri gördük. Dur demenin vaktinin çoktan geldiğine inanıyorum. Bu çağrımıza tüm ülkelerin destek vermesini bekliyoruz. Dayanışmaya ihtiyaç duyduğumuz konu terörle mücadeledir. Terörün her türlüsüne karşı ayrım yapmadan mücadelemizi sürdürüyoruz. Nasıl ülkemizin terör koridorları ile kuşatılmasına izin vermediysek, yeni girişimleri de engelleyeceğiz. Terör tehditlerini kaynağında bertaraf etme stratejimize devam edeceğiz. AB, stratejik hedefimiz olmayı sürdürüyor ancak İslam düşmanlığı endişe veriyor. Kuran’a saldırı nefret suçudur. Kuran yakma eylemlerine ifade özgürlüğü adı altında izin verilmesi kabul edilemez. Musaf yakma eylemelerine izin verenler demokrasi ve özgürlük kavramlarının altını oymaktadır. Bu alçaklıklara son verilmesinin altını özellikle çizmek istiyorum. Kutsal kitabımıza saldırı ifade hürriyeti değildir. Eşim Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürütülen ‘Sıfır ‘Atık Projesi’ kabul edilen kararla küresel boyut kazandı.