Çamaşır yıkamak hayatımızda tertipli bir angaryadır. Kim bilir bundan dolayı çevre üstündeki tesirini pek düşünmüyoruz.
Tüketim ürünleri şirketi P&G’de Kumaş ve Ev Bakımı İcra Kurulu Başkanı Sundar Raman, “İnsanlar bunu düşünmüyor – fakat düşünmeli” diyor.
Çamaşırhanedeki karbon emisyonlarının büyük çoğunluğu – Avrupa averajına nazaran yüzde 60 şeklinde şaşırtıcı bir oran – çamaşır makinesindeki ısıtma suyundan geliyor. Raman, “Çamaşırlardaki emisyonları azaltmak için yapılabilecek en mühim fiil, soğukta yıkamaktır” diyor.
Artan enerji faturaları ve kötüleşen bir iklim krizi döneminde, yıkama sıcaklığını düşürmek kadar kolay bir şey çevre ve tüketicilerin cepleri üstündeki etkiyi azaltabilir.
POLITICO Studio, P&G’nin yenilikçi içerik maddelerinden taşınması daha kolay ürünlere kadar her adımda çamaşırların karbonunu gidermek için iyi mi çalmış olduğu hakkında daha çok informasyon edinmek için Raman’la konuştu.
Bu dizinin P&G tarafınca yazılan ilk makalesini okumak için buraya tıklayın.
POLITICO STUDIO: Çamaşır yıkamanın çevre üstündeki tesirini düşünmek niçin önemlidir ve tüketiciler bunu niçin önemsemelidir?
Sundar Raman: Giysilerimizin bakımı, yıkanması, temizlenmesi şeklinde çamaşır yıkama sürecinin gezegenimiz üstünde bir tesiri vardır.
En büyük emisyon tesiri, çamaşır makinesindeki suyu ısıtmak için ihtiyaç duyulan enerji yardımıyla kullanım aşamasında gelir. Aslen, çamaşırların karbon ayak izine bir numaralı katkı bu.
Sadece daha düşük sıcaklıklarda çamaşır yıkamak, çamaşırların karbon ayak izini mühim seviyede azaltabilir. Azaltılmış enerji tüketimi sebebiyle tüketiciler için direkt yarar sağlamanın yanı sıra çevre için de net faydalar vardır.
Not: Soğuk suda yıkanmak kadar basitse, insanoğlu bunu niçin şimdi yapmıyor?
SR: İnsanlar aslına bakarsak çamaşır yüklerinin bir kısmını soğuk suyla yıkıyorlar şu sebeple ısının giysilerini etkilemesini yada renklerinin solmasını istemiyorlar.
Sadece daha derinlemesine temizlik gerektiren bazı giysiler için tüketici algısı, Haiz olmak ılık yada sıcak su kullanmak için. Bu, insanların niçin daha çok giysiyi soğuk suda yıkamamasının önündeki birincil engeldir; giysilerinin temiz çıkıp çıkmayacağından korkarlar – sonuçta insanların çamaşır yıkamasının birincil sebebi budur.
Çamaşırlar için dört temizleme vektörü vardır: vakit, ısı, hareket (makinenin mekanik hareketi) ve bileşenler (deterjanın temizleme gücü). Kısaca, bu dört vektör içinde bir denge. Sudaki termal enerji temizliğe katkıda bulunurken, öteki temizleme vektörlerini geliştirirseniz daha düşük sıcaklıklarda performans sağlayabilirsiniz. Bu yüzden formüllerimizi yüksek performanslı bileşenlerle yenilemeye devam ediyoruz.
Not: Bir çözümü var mı? Takaslarla mı geliyor?
SR: Sürdürülebilirliği ele almayla ilgili en büyük yanılgılardan biri, sürdürülebilirliğin bir değiş tokuşla gelmesi gerektiğidir. Teknolojik ilerlemenin anahtar olmasının sebeplerinden biri de budur.
P&G için inovasyon bizim can damarımızdır. Yaşamak için yaptığımız şey bu. Sorunları çözmek için yenilik meydana getiren bilim adamlarımız var ve sürdürülebilirliği bir fırsat olarak görüyoruz. Bu, Ar-Ge departmanlarımızdaki yenilikçiler ve ortaklarımız için bir tasarım özetidir. Giysileri soğuk suda temizleyebilen üstün performanslı ürünler geliştiren bir ekip olarak üstünde çalışmamız ihtiyaç duyulan bu zorlukla onlara yaklaşıyoruz.
Bu, her iki dünyanın da en iyi yönlerinin kilidini açabilen, inovasyona bilime dayalı bir yaklaşımdır. Tüketiciler gene de istedikleri temiz giysileri alabilir ve çevre üstünde pozitif yönde bir etkiye haiz olabilir. Performans ihtiyacı ve çevresel sürdürülebilirlik artık tutarsız olmak zorunda değil.
Not: ‘Sürdürülebilir yenilik’ ile neyi kastediyorsunuz ve bunu uyguladığınız yöntemlerden bazılarını bizlere anlatabilir misiniz?

SR: Basitçe söylemek gerekirse, her adımda çamaşırların karbonunu gidermek için daha azca etkiyle üstün temizleme performansı elde eden formüller geliştirmek anlamına gelir. Bunu başarmak için, soğuk yıkamaya olanak elde eden güvenli, daha sürdürülebilir ve yüksek performanslı bileşenler sunmamıza destek olacak bir inovasyon yol haritamız var.
Tabiat ananın ve biyobilimlerin bizlere değişik sıcaklıklarda işlerin iyi mi yürümüş olduğu hakkında öğretebileceği oldukça şey var. Ariel şeklinde markalarımız, bunu doğadan esin alarak daha verimli temizlik yapma becerisine çeviriyor.
Mesela, P&G bilim adamları, Newcastle Üniversitesi ile ortaklaşa, soğuk su yosunlarında yaşayan mikroorganizmalar tarafınca kullanılan enzimleri keşfettiler. Ariel markamız bu tarz şeyleri, soğuk suda bile kumaşlardan yapışkan kirleri çıkarmada son aşama etkili olan Purezyme adında olan yenilikçi kuvvetli enzimlere dönüştürdü. Bu tam anlamıyla biyomimikridir. Doğadan geldi ve bir deterjan bağlamında çoğaltılabilir.
Not: Günümüzde giderek daha çok sayıda tüketici kullandıkları ürünler, ne kadar güvenli oldukları ve ne kadar kimyasal içerdikleri mevzusunda kaygı duymaktadır. Bu konudaki görüşünüz nedir ve P&G ürünleri bu münakaşanın neresinde yer ediniyor?
SR: Güvenlik, tüketicilerin ürünleri evlerine getirmeden ilkin düşündükleri ilk şeylerden biridir ve bu değişmeyecektir. Bir numaralı önceliğimiz, etkili ve güvenli ürünler sunmaktır: üstün bir temizlik elde eden güvenli ve sürdürülebilir içerikler kullanarak yenilik yapabilmek.
Kısaca, yalnız ürünün sonucu değil, bununla beraber içinde ne olduğu da mühim. Naturel olarak elde edilmiş ürünlerin daha güvenli olduğu mevzusunda bir yanılgı var. Bu belirli bir şey değil – organik bileşenler sert olabilir yada reaksiyonlara niçin olabilir.
Markalarımızın benimsediği yaklaşım, daha azla daha fazlasını başarmaktır. Bu yüzden, yalnızca kesinlikle lüzumlu olan içerik maddelerini ve hacimlerini kullanarak – daha fazlasını değil. Deterjanların işi soğuk suda yapması önemlidir. Aksi takdirde, temizleme vektörlerindeki dengesizlik sebebiyle aşırı telafi edici davranışların kurbanı oluruz – mesela sıcak havalarda yıkama, giysileri tekrardan yıkama, aşırı dozda temizlik ürünleri, ön yıkama vb. Öyleyse, düşük performans gösteren içerik maddelerini telafi etmeniz gerekiyorsa, çevre üstünde hakikaten daha iyi bir etkiye haiz oluyor musunuz?
Not: İnsanların daha iyi seçimler yapmasına yardım etmede politikanın, bilhassa de ürün etiketlemenin oynayabileceği rol nedir?
SR: Tüketiciler, kendileri için doğru seçime karar vermek için etiketleri kullanır. Etiketlerin onları eğitmesi, informasyon paylaşması ve güçlendirmesi gerekir.
Siyaset geniş kapsamlıdır ve tüketiciyi merkeze alarak sınır koşullarını belirler. Politikanın temel bir görevi yeniliği mümkün kılmaktır. Çamaşır yıkama bağlamında, sektörün bu sorunları kamu-özel ortaklıkları yöntemiyle beraber çözmesi için büyük bir fırsat var.
Mesela, Avrupa’da çamaşırların karbon ayak izinin ortalama beşte birini bileşenler oluşturuyor. Markaların kesinlikle buna nazaran hareket etmesi gerekiyor. Sadece kullanım aşamasındaki etkilerini ve ürünü kullandıklarında tüketiciler için bunun ne anlama geldiğini anlamadan noksan kalır. Sürdürülebilir yıkama alışkanlıklarını mümkün kılan performans gösteren ürünler gerçek bir fark yaratıyor. Deterjan içerik maddeleri, etiketlemenin tehlikeli sonuç bir parçasıdır, sadece bu tarz şeyleri çamaşır makinenizde kullandığınızda ne olduğu ve dolayısıyla çevre üstündeki etkiniz de o şekilde olmalıdır.
Not: Tüketicileri soğuk suda yıkamaya teşvik etmenin ötesinde, P&G çamaşırları karbondan arındırmak için başka hangi yenilikleri hayata geçirdi?
SR: İnsanlar ve gezegen için güvenli olan düşük kaynaklı ve hatta karbon negatif yeni içerik maddeleri bulmak için ortaklar ve akademisyenlerle yakın ortaklaşa iş içinde emek vererek içerikler mevzusunda ilerleme kaydediyoruz. Ek olarak ambalaj mevzusunda da ilerleme kaydediyoruz ve Avrupa’daki Kumaş Bakım işimiz için 2023’ün başlarında tam geri dönüştürülebilirliğe erişme yolundayız.
Ek olarak, üretim ve nakliye mevzusunda mühim ilerlemeler var. Yeni Ariel Kapsülleri® ekoklik® mesela kutu, palet başına yüzde 51 daha çok yıkama taşınabilecek şekilde tasarlandı. Bu, yoldaki kamyon sayısında yüzde 19’luk bir düşüş ve yılda 5,7 milyon km’ye varan gezi tasarrufu anlamına geliyor – bu, aya gidiş geliş için 7,5 yolculuğa eşdeğer! Bunların hepsi, kumaş bakımının P&G’nin genel 2030 ve 2040 taahhütlerine katkısının örnekleridir.
Sadece sürdürülebilirlik zorluklarını çözmek büyük bir vazife ve bunu tek başımıza yapamayız. Bu yüzden ortaklıklar önemlidir. Bu alanda çözüm bulmak için bizimle çalışmak isteyen her insanın yardımını memnuniyetle karşılıyoruz ve her insanın hedeflerimize ulaşmamıza destek olabilecek fikirlerini sunabileceği hususi bir internet sayfası oluşturduk.
pl_facebook_pixel_args = [];
pl_facebook_pixel_args.userAgent = navigator.userAgent;
pl_facebook_pixel_args.language = navigator.language;
if ( document.referrer.indexOf( document.domain ) < 0 ) {
pl_facebook_pixel_args.referrer = document.referrer;
}
!function(f,b,e,v,n,t,s)
{if(f.fbq)return;n=f.fbq=function(){n.callMethod?
n.callMethod.apply(n,arguments):n.queue.push(arguments)};
if(!f._fbq)f._fbq=n;n.push=n;n.loaded=!0;n.version='2.0';
n.queue=[];t=b.createElement(e);t.async=!0;
t.src=v;s=b.getElementsByTagName(e)[0];
s.parentNode.insertBefore(t,s)}(window, document,'script',
'https://connect.facebook.net/en_US/fbevents.js');
fbq( 'consent', 'revoke' );
fbq( 'init', "394368290733607" );
fbq( 'track', 'PageView', pl_facebook_pixel_args );
if ( typeof window.__tcfapi !== 'undefined' ) {
window.__tcfapi( 'addEventListener', 2, function( tcData, listenerSuccess ) {
if ( listenerSuccess ) {
if ( tcData.eventStatus === 'useractioncomplete' || tcData.eventStatus === 'tcloaded' ) {
__tcfapi( 'getCustomVendorConsents', 2, function( vendorConsents, success ) {
if ( ! vendorConsents.hasOwnProperty( 'consentedPurposes' ) ) {
return;
}
const consents = vendorConsents.consentedPurposes.filter(
function( vendorConsents ) {
return 'Create a personalised ads profile' === vendorConsents.name;
}
);
if ( consents.length === 1 ) {
fbq( 'consent', 'grant' );
}
} );
}
}
});
}