Vatandaşlar hakkında elektronik casusluk yapmak, yalnızca otokratik devletlerin yetkisinde değildir. Avrupa Parlamentosu PEGA komitesi raportörü Sophie in ‘t Veld MEP’e gore, gazeteciler ve politikacılar İspanya, Yunanistan, Macaristan ve Polonya da dahil olmak suretiyle birçok Avrupa hükümeti tarafınca gözetleniyor.
Parlamentonun Avrupa’da casus yazılım kullanımına ilişkin baş araştırmacısı olan Hollandalı parlamenter, “Avrupa Komisyonu dünyanın başka yerlerinde demokrasiye yönelik tehditler mevzusunda fazlaca katı, sadece söz mevzusu üyeleri olduğunda sessiz kalmayı tercih ediyor” diyor.
Avrupa’da casus yazılımların yasadışı kullanımı, 1974’te ABD başkanı Richard Nixon’ın istifasına neden olan telefon dinleme davası olan Watergate skandalıyla karşılaştırılabilir, sadece EUobserver dergisine verdiği bir röportajda “fazlaca fakat fazlaca daha fena” dedi.
“Bazı hükümetlerin çizgiyi aştığı birkaç münferit vaka meselesi değil. Bu, Avrupa’yı merkez alan yaygın bir sistem.”
Veld, tüm üye devletlerin casus yazılımları yasa dışı kullanmadığını, sadece “kabul etseler de etmeseler de tüm üye devletlerin emrinde casus yazılımlar bulunduğunu” söylüyor.
Hükümetler “kişiler, bölgeler, bağlantılar, iyelik yapıları, posta kutusu şirketleri, devamlı değişen şirket adlarından oluşan aşılmaz bir labirent” ile beraber çalışır ve çoğu zaman aracılar vesilesiyle “suçlulardan yada yarı suçlulardan” casus yazılım satın alır, diye ekliyor.
İsrail casus yazılım şirketleri sektöre hakim ve İrlanda ve öteki ülkelerdeki gevşek ihracat uygulamalarından ve avantajlı vergi düzenlemelerinden yararlanarak operasyonlarını Avrupa’ya yaydılar.
‘t Veld’in Kasım ayında sunmuş olduğu ve gelecek yıl son halini alacak raporunda, Polonya hükümetinin telefonlardan alınan materyalleri gazetecilere yönelik karalama kampanyaları için kullandığına işaret ediliyor. Macar hükümeti, Amerikalı-Macar işadamı George Soros’a bağlı STK’lara ve bireylere ilişkin minimum 300 telefonda casus yazılım kullandı.
Yunanistan’daki üst düzey politikacılar yolsuzluğu örtbas etmek için casus yazılım kullandılar ve İspanyol hükümeti sözde bağımsızlık hareketiyle bağlantılı olarak 65 Katalan üstünde casus yazılım kullandı.
14 üye devlet katıldı
Ana oyunculardan biri, aralarında Polonya, Macaristan, İspanya, Hollanda ve Belçika’nın da bulunmuş olduğu 14 üye ülkede 22 son kullanıcıya Pegasus ve öteki ürünleri satan İsrail şirketi NSO Group olmuştur.
ABD grubu kara listeye aldı ve yeni casus yazılım yasası geliştiriyor. Mağdurlar yasal şikayette bulundular. Microsoft ve Apple şeklinde teknoloji devleri, casus yazılım şirketlerine karşı yasal itirazlar başlattı; ikincisi, NSO Group’u “kendi ticari çıkarları için hedef alan, hücum eden ve zarar veren” “21. yüzyılın ahlaksız paralı askerleri” olarak tanımlıyor.
Sadece Avrupa’nın tepkisi susturuldu. Veld’e gore, Avrupa Konseyi hemen hemen cevap vermedi ve kendisi de saldırıya uğrayan Avrupa Komisyonu’nun probleminin peşine düşmekle “kesinlikle hiçbir ilgisi” yok.
AB’nin kolluk kuvveti olan Europol, mevzunun tamamen ulusal bir sorun bulunduğunu iddia ederek şimdiye kadar meseleyi soruşturmayı reddetti. Sadece AB hükümetleri ‘ulusal güvenlik nedenlerini’ öne sürerek Veld’in çabalarını “engelledi”.
Vatandaşların neler olup bittiğini bilmeye hakkı var” dedi.
“Fakat ulusal güvenlik devreye girer girmez tüm kapılar kapanıyor. Bu, kanunsuzluk için bir bahane haline geldi.” Soruları gönderilmiş olduğu 27 AB hükümetinden yalnızca Avusturya, Kıbrıs ve Polonya cevap verdi ve sonrasında da yalnızca “en kaçamak ifadelerle” cevap verdi.
Kısmen bu yüzden, somut kanıt eksikliği var.
Çağdaş casus yazılımlar, neredeyse asla iz bırakmadan bir cep telefonunun kontrolünü tamamen ele geçirmek için kullanılabilir ve tespit edilse bile saldırıdan kimin görevli bulunduğunu kanıtlamak neredeyse imkansızdır.
“Casus yazılım kurbanlarının sıralaması gerçek hikayeyi konu alıyor” diye altını çiziyor. “Binlerce parçadan oluşan bir yapbozun dokuz yüz parçasına sahipseniz, tüm fotoğraf hakkında iyi bir fikriniz vardır.”
Yasal itirazlarda bulunan mağdurlar, hakimlerin ve savcıların soruşturmayı reddettiklerini ve kanıtlama yükünü mağdurlara yüklediklerini görüyorlar. Bu, kurbanları devlet gücüne karşı savunmasız bırakır. Demokratik bir toplumun tüm yaşamsal kontrolleri ve dengeleri dönem dışı bırakılır.
Veld, “Demokrasi seçimlerle ilgili değildir. Rusya’da seçimler vardır. Demokrasi dengeleyici güçle ilgilidir” diyor. “O gittiğinde, demokrasi biter.”