DUISBURG, Almanya, 11 Ocak (IPS) – Eğer toplumlarımız dayanıklı ve sürdürülebilir olacaksa, dış ilişkiler ve iktisat de dahil olmak suretiyle önceliklerimiz gerginliğin azaltılması yönünde değişmelidir.
Putin’in Ukrayna’ya karşı savaşı internasyonal işbirlikçi güvenlik mimarisine zarar vermekle kalmadı, onu kalıcı olarak yok etti. 1975 Helsinki Yasası, 1990 Paris Şartı ve 1997 NATO-Rusya Kurucu Senedi, Avrupa’da güvenlik ortaklaşa iş için bir temel oluşturdu – hatta Paris Şartı coşkuyla ifade edilmiş olduğu benzer biçimde ‘yeni bir demokrasi, sulh ve birlik çağı’ başlıklı. En azından, Soğuk Harp’ın sona ermesinden sonraki on yılda devlet başkanları durumu bu şekilde görmüş oldu.
Bugün Ukrayna’daki harp, Avrupa ve küresel güvenliğin üstüne uzun bir gölge düşürüyor. İşbirliği ve ortaklaşa iş yerini askeri çatışmaya bıraktı. Ekonomik ortaklaşa iş paramparça oldu, enerji sektöründe bağımlılık korkusu bir dönüm noktasına yol açtı ve ekonomik karşılıklı bağımlılığın pozitif yönde tesiri teriminin (“tecim yöntemiyle değişiklik”) yalnız Rusya örneğinde değil, bununla birlikte yanlış bir idrak olduğu ortaya çıktı. ABD ile Asyalı ve Avrupalı müttefiklerinin Çin’e karşı ilişkileri açısından da.
Aksine, çatışmacı, özünde askeri temelli müdafa politikalarına yönelim tüm dünyada hissediliyor. Küresel askeri harcamalar, tüm zamanların en yüksek seviyesi olan iki trilyon ABD dolarını aşıyor.
Önümüzdeki birkaç yıl için bütçe duyuruları göz önüne alındığında, bu meblağ gelecekte hızla artmaya devam edecektir. Nükleer silahlar tekrardan gündeme geldi. Rusya’nın pek mümkün görünmeyen sürpriz saldırısının peşinden, şimdi -ilk refleks olarak- silahların modernize edilmesi, ekonomik bağımlılıkların azalması ve doğal ki tehlikeli sonuç altyapı mevzusunda endişelerin olması anlaşılır bir durumdur.
Bu yalnız geleneksel askeri tehditlerle ilgili değil. Harp ve sulh arasındaki sınırlar bulanıklaştı. Hibrit harp, paralı askerlerin kullanımı, siber harp, tehlikeli sonuç altyapının imhası, dezenformasyon kampanyaları ve seçim müdahalesi ile toplumsal uyumu baltalamak, yaptırımlar ve öteki ekonomik harp önlemleri internasyonal çatışmanın standardı haline geldi.
Üç seviyede gerilim azaltma
Devamlı siyasal, ekonomik ve her şeyden ilkin askeri tırmanıştan bir çıkış yolu var mı? Putin’le iktidar mücadelesinin sona ermesinin görünürdeki umutsuzluğuna, Doğu Asya’daki tırmanan duruma, artık daha azca fark edilen birçok harp ve çatışmaya – Yemen, Suriye, Afganistan yada Mali – karşın, ihtimaller içinde olasılıkları düşünmek gerekiyor. bu savaşların sonu Bu, üç düzeyde paralel olarak gerçekleşmelidir: güvenlik, dış ilişkiler ve iktisat.
Dönemin dönüm noktasında devreye alınan yeni silahların telaşlı tedarikine yönelik tüm anlayışla beraber, güvenlik politikasının silahlarla savunmadan daha fazlası olduğu belirtilmelidir. Şu anda Ukrayna savaşına görüşme edilmiş bir çözüm için görünürde bir yol görünmese bile, bu şekilde bir çözüm gene de düşünülmelidir.
Sonunda bu harp sadece görüşme masasında yapılacak anlaşmalarla sona erdirilebilir. Rusya, Ukrayna’daki savaşı internasyonal hukuku ihlal ederek başlatmış ve açıkça harp suçları işliyor olsa da, uzun solukta Avrupa’da Rusya olmadan ve kesinlikle Rusya’ya karşı sulh olması imkansız.
Rusya’nın güvenlik çıkarlarına saygı, Rusya’nın saldırganlığı ve Putin’in Rusya hakkında imgesel fikirleri sebebiyle ne kadar zor olursa olsun, gerilimi azaltmak ve ciddi müzakereler için bir ön koşuldur.
Yalnızca kendi çıkarlarını maksimize eden jeopolitik, tehlikeli bir çıkmaza neden olur: Çatışma öncesinden programlanmıştır.
Birçok ülke askeri olarak desteklenen bir jeostratejik dış politikaya güveniyor. Çin’in iddialı askeri, dış ve ekonomik politikaları haklı olarak endişeyle karşılanıyor. Sadece AB bununla birlikte askeri açıdan özerk olmak istiyor.
ABD, Çin ile rekabet halinde yürüttüğü politikasına ortak bulmaya çalışıyor. Avustralya, Japonya yada Hindistan benzer biçimde öteki güçler de kendilerini Çin ile rekabet içinde konumlandırıyorlar.
Jeopolitiğe odaklanmak yerine değerlere (demokrasi, insan hakları) ve bağlayıcı kurallara (internasyonal hukuk) odaklanmak gerekiyor, Putin belirgin bir halde internasyonal hukuku ihlal ediyor ve ‘demokrasi’ Çin’de yabancı bir kelime olsa bile. Anlatıyı mühim seviyede değişiklik yapmak gerekiyor.
Hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi şiddetle talep eden ‘Batı’, bu değerleri ve ilkeleri her şeyi bilen bir tavırla fazlaca sık altını çizdi – ‘Batı diğerlerine karşı’. Yeterince sık sık, çifte standartlar uygulandı ve sözde teröre karşı harp ve Irak’taki muharebede olduğu benzer biçimde, bu değerler bizzat ‘Batı’ tarafınca gözetilmedi.
Otokrasiye karşı demokrasiye yönelik bu ilkeler ve projeler ikna edici olacaksa, o süre şahıs ‘Batı’ terimini tamamen terk etmeli ve Avrupa merkezli (yada ‘Batı merkezli’) değil, ortaklık temelli ilişkiler geliştirmeye çalışmalıdır. demokratik ülkelerle Kısacası, yalnızca kendi çıkarlarını maksimize eden jeopolitik, tehlikeli bir çıkmaza neden olur: Çatışma öncesinden programlanmıştır.
‘Batı’nın’ tek yanıtı jeopolitik rekabette askeri araçlarla üstünlük sağlamak mı? Ekonomik olarak, bağımlılıkları azaltmak ve tedarik zincirlerini çeşitlendirmek mantıklıdır. Bu, köktencilik ayrıştırma yöntemiyle yapılamaz, sadece kademeli olarak yapılmalıdır.
Açıkçası, pandeminin şoku, sadece her şeyden ilkin Rusya’nın enerji dağıtımlarını durdurarak şantaj yapma olasılıkları, öncelikleri birazcık değiştirdi. Sadece hiçbir şekilde tüm öncelikler değil. 1990’ların başından bu yana hiçbir süre küresel gelir üstündeki askeri yük bugünkü kadar yüksek olmamıştı: daha çok artış eğilimiyle beraber yüzde ikinin oldukça üstünde.
Zamanında silahsızlanma ihtiyacı
Yeni çağ (Zeitenwende) yalnızca eski moda askeri destekli güç kullanım kalıplarına dönüşten mi ibaret olmalıdır? Tabanca kontrolü şu anda gerçekleşmiyor. Birleşmiş Milletler ve öteki tabanca denetim forumları kenara itildi. Sadece, Kremlin hala onlara karşı olsa ve Çin liderliği şu anda bunlara pek cevap vermiyor olsa bile, tabanca kontrolü ve gerilimi azaltma şimdiden düşünülmelidir.
Mevcut gidişatın devam etmesi, küresel olarak Soğuk Harp’ın en parlak dönemindeki çatışmadan daha tehlikeli hale gelen bir duruma yol açıyor, şu sebeple dünya artık iklim krizi tarafınca da ciddi şekilde çekince altında.
Neredeyse tüm tabanca ihracatı G20 tarafınca karşılanıyor ve nükleer harp başlıklarının yüzde 98’i cephaneliklerinde saklanıyor.
İklim değişikliği ve silahlanma riskleri iyi bilinmesine karşın, şu anda bu eğilimin tersine çevrilmesi görünmüyor. İki kriz, görünüşte kaçınılmaz bir felakete doğru aşama kaydediyor. Yarım yamalak işleyen fazlaca taraflılık, uzlaşmalar ve al-verme ile eski dünya düzeninin yerini milliyetçi özlemler aldı ve bu ondan sonra Rusya örneğinde nükleer silahlara vurgu yaparak internasyonal hukukun ihlaline yol açtı. sözde kişisel çıkar arayışı, iklim anlaşmalarının hedefleri kaçırılıyor ve tabanca kontrolü anlaşmaları temelden atılıyor.
Çin, Hindistan, Türkiye, Brezilya, Cenup Afrika yada Suudi Arabistan benzer biçimde jeopolitik olarak iddialı güçler tabanca kontrolü çabalarına entegre edilmelidir. Neredeyse ‘organik olarak’, G20 zirveleri bunun için bir forum işlevi görüyor.
G20 başlangıçta görüşmelerini ilk olarak makroekonomik meselelere odakladı, sadece o zamandan beri sürdürülebilir kalkınma, enerji, çevre ve iklim değişikliği mevzularında da müzakerelerde bulunmuş oldu – sadece ciddi bir halde küresel güvenlik politikası üstünde değil.
Sadece G20 üyesi ülkeler, küresel askeri harcamaların yüzde 82’sinden görevli. Neredeyse tüm tabanca ihracatı G20 tarafınca karşılanıyor ve nükleer harp başlıklarının yüzde 98’i cephaneliklerinde saklanıyor. Bugünün askeri temelli silahlanma çabaları G20’de yoğunlaşmıştır.
Bu ayrıcalıklı G20 kulübünün üyeleri bununla birlikte iklim değişikliğinin ana failleri olduklarından, mevcut iki yıkım eğiliminin de ana sorumluluğunu taşıyorlar.
Dahası, iklim ve silahlanma politikası içinde en açık şekilde son on yıllardaki savaşlarda ve şiddetli çatışmalarda, sığınmacı hareketlerinde, göçmen akışlarında ve bunlara karşılık gelen karşı tepkilerde yansıyan bağlantılar var.
Eğer toplumlarımız daha dirençli ve ekolojik olarak daha sürdürülebilir hale gelecekse, o süre öncelikler değiştirilmelidir ve o süre bu kadar büyük bir kaynak oranı, herhangi bir gerileme beklentisi olmadan kalıcı olarak orduya akıtılamaz. Bundan dolayı mevcut vardiyamız, mevcut tekrardan silahlanmadan daha fazlasını içermelidir.
Bu ayrıcalıklı G20 kulübünün üyeleri bununla birlikte iklim değişikliğinin ana failleri olduklarından, mevcut iki yıkım eğiliminin de ana sorumluluğunu taşıyorlar. Bu yüzden onlara sorumluluklarını hatırlatmanın ve geri dönmeye teşvik etmenin zamanı geldi. Kim bilir Hindistan’ın bu yıl G20’ye başkanlık ediyor olması, güvenlik politikasını forumun gündemine belirgin bir halde yerleştirmek için kullanılabilir.
Ne de olsa Hindistan, kendi çıkarlarını öne sürerek Rusya’ya karşı Batı yaptırımlarını kabul etmeyi reddetti. Bunu yaparken, G20 grubundaki öteki bazı ülkelere (Brezilya, Cenup Afrika ve Türkiye) benzer şekilde, Delhi’deki hükümet potansiyel müzakereler için açık kapı tuttu. Küresel bir güvenlik düzenine ve iklim krizinde işbirliğine yönelik bir dönüm noktası sağlamak için, ‘Batı’nın Rusya’ya karşı mevcut net askeri pozisyonundan daha fazlasına gerekseme var.
Küresel Cenup’in önde gelen güçlerinin G20 müzakereleri çerçevesinde kurallara dayalı, fazlaca taraflı bir dünya düzeni için çaba sarf edecekleri umulmaktadır. Hindistan Dışişleri Bakanı Jaishankar’ın kendinden güvenli bir halde “Avrupa’nın sorunları dünyanın sorunlarıdır, sadece dünyanın sorunları Avrupa’nın değil” söylediği benzer biçimde, Avrupa’nın ötesine bakan bir güvenlik düzeni için olasılıklar vardır.
Herbert Wulf1994’teki kuruluşundan 2001’e kadar Bonn Internasyonal Dönüşüm Merkezi’nin (BICC) Direktörü, şu anda BICC’de Kıdemli Araştırmacı ve daha ilkin vazife yapmış olduğu Duisburg/Essen Üniversitesi Kalkınma ve Sulh Enstitüsü’nde Destek Kıdemli Araştırmacıdır. Müdür Yardımcısı
Kaynak: Kaynak: Friedrich-Ebert-Stiftung Internasyonal Siyasal Çözümleme Birimi tarafınca gösterilen International Politics and Society (IPS)-Journal, Hiroshimastrasse 28, D-10785 Berlin
IPS BM Ofisi
@IPSNewsUNBureau’yu takip edin
Instagram’da IPS News BM Bürosunu takip edin
© Inter Press Service (2023) — Tüm Hakları SaklıdırOrijinal kaynak: Inter Press Service