AB liderliği 23 Kasım Çarşamba günü, Akdeniz’de yaşam kurtarmanın önemine ilişkin on yıl ilkin meydana getirilen açıklamaları tekrardan gündeme getirdi.
AB’nin içişleri komiseri Ylva Johansson, Strasbourg’daki Avrupa Parlamentosu Üyelerine “Yaşam kurtarmak daima birinci sorumluluğumuzdur.” dedi.
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas ve Çek Cumhuriyeti’nin Avrupa İşlerinden Görevli Bakanı Mikuláš Ben de benzer iddialarda bulunmuş oldu.
Sadece bu ifadeler giderek içi boş görünüyor.
2013’te AB zirvesi neticeleri, AB devletlerinin bir İtalyan adası olan Lampedusa kıyılarında 366 göçmenin yaşamını kaybetmesinin peşinden “daha çok trajedi riskini azaltmaya” emin bulunduğunu söylemiş oldu.
Internasyonal Göç Örgütü’ne nazaran bu deklarasyonun peşinden 25.000’den fazla şahıs öldü ve Orta Akdeniz dünyanın en ölümcül göç yolu haline geldi.
Mevzu, Ocean Viking kurtarma gemisinden 234 kişinin karaya çıkarılmasıyla ilgili olarak Paris ve Roma içinde kamuoyunda yaşanmış olan irdelemenin peşinden Cuma günü AB içişleri bakanları içinde tartışılacak.
Avrupa Komisyonu, bu hafta başlarında sunmuş olduğu beş sayfalık fiil planının insanların Orta Akdeniz’i geçmesini engelleyeceğini söylüyor.
Buna Libya, Mısır ve Tunus’taki sahil güvenlik güçlerinin güçlendirilmesi ve denizaşırı görevlerde AB’nin sınır polisi Frontex’in daha büyük bir rol kazanması da dahildir.
Belçika Yeşil Milletvekili Philippe Lamberts, “Libya örneğinde, başarısız bir devletin kabahat ortağıyız. Ve Avrupa Birliği tarafınca ödenen üniformalar giyen silahlı çetelerimiz var” dedi.
Hollandalı Yeşil Milletvekili Tineke Strike, Avrupa Komisyonu’nun fiil planında da hata yapmış oldu.
“İşe yaramadığını esasen bildiğimiz şeyi tekrarlıyor. İnsanları cehennemde hapsedecek daha çok göç anlaşmasına ihtiyacımız yok” dedi.
Sadece bununla beraber, son iki senedir tartışılan AB çapında sığınma ve göç reformlarına atıfta bulunarak, arama ve kurtarma mevzusunda daha koordineli bir yaklaşım talep ediyor.
Ve daha çok sığınmacının sözde bir dayanışma mekanizması altında yer değiştirmesini sağlamaya çalışıyor, sadece bu mekanizma büyük seviyede başarıya ulaşamadı.
STK kurtarma gemileri emek harcamaları sebebiyle giderek artan bir kamu denetimi altına girdikçe, bu taleplerin Cuma günü bakanların sağır kulaklarına gelmesi olası.
Gene Çarşamba günü Avrupa Parlamentosu Üyeleri tarafınca kabul edilen bir karar, STK’ların aslına bakarsak ortaklaşa iş yaptıkları halde görmezden gelindikleri halde AB ülkeleri ve Frontex ile ortaklaşa iş yapmalarını talep ediyor.
EUobserver, Maltalı yetkililerin Ocean Viking’in kendi operasyon alanlarında engelli evlatları içeren bir kurtarma operasyonunu koordine etmeye yönelik oldukça sayıda talebini reddettiğine şahit oldu.
Alman kurtarma botu Sea-Watch’tan Sophie Scheytt de aynı neticeleri çıkardı.
Malta deniz kurtarma koordinasyon merkezleri (MRCC) hakkında “E-postalarımıza cevap vermiyorlar” dedi.
“MRCC Malta’nın açıkça belirttiği kayıtlarımız var, STK’larla ortaklaşa iş yapmıyoruz” dedi.
Yardım teknelerinin tümü, teknelerin başka bir yere yanaşmasını isteyen aşırı sağcı Giorgia Meloni liderliğindeki İtalyan hükümetinin tekrardan baskısıyla karşı karşıya.
Ek olarak, Danimarka merkez-sol hükümetinin iddiaları Ruanda’ya yaptırma girişimlerinin peşinden, Afrika devletlerine denizaşırı sığınma etme fikri de ilgi görüyor.
Strasbourg’da parlamentonun en büyük siyasal grubu olan merkez sağ EPP’nin başkanı Manfred Weber, “Avrupa Birliği’nde üstünde çalışmamız ihtiyaç duyulan model bu” dedi.