Bir savunuculuk grubu olan ILGA-Europe’un yıllık raporuna göre, Avrupa ve Orta Asya’da LGBTİ’lere yönelik şiddet geçen yıl en yüksek seviyesine ulaştı. yayınlanan Pazartesi (20 Şubat).
Bölgedeki LGBTİ’lerin insan hakları durumunu inceleyen 12’nci yıllık araştırma olan raporda, “LGBTİ’lere yönelik bilinçli ve kasıtlı öldürme ve yaralama iradesiyle yapılan saldırılar eşi görülmemiş boyutlara ulaştı” denildi.
Aktivistler, LGBTİ kişilere yönelik artan saldırıları, politikacılar ve dini liderler tarafından nefret söyleminin yayılmasına ve LGBTİ sorunlarının politikacılar tarafından araçsallaştırılmasına bağlıyor.
Rapor, “politikacılar, dini liderler, sağcı örgütler ve medya uzmanlarından gelen artan ve yaygın nefret söyleminin ardından” meydana gelen “planlı, vahşi saldırıların” bir yılını anlatıyor ve tüm bunlar 2022’yi LGBTİ kişilere karşı en şiddetli yıl yapıyor.
Geçen yıl Norveç ve Slovakya’da LGBTİ barlarına düzenlenen iki saldırıda dört kişi öldü, 22 kişi yaralandı. İntiharlar da artıyor.
ILGA-Europe savunuculuk direktörü Katrin Hugendubel Pazartesi günü Brüksel’de gazetecilere verdiği demeçte, şiddet olaylarının yalnızca “birkaç kötü ülkede” veya bölgede değil, kıta genelinde arttığını söyledi.
Avusturya, Belçika, Finlandiya, Danimarka ve Hollanda dahil olmak üzere 24 ülkede politikacılar tarafından LGBTİ karşıtı kişilere yönelik nefret söylemi bildirildi.
ILGA-Europe İcra Direktörü Evelyne Paradis, “Nefret söyleminin her biçimi, gerçek fiziksel şiddete dönüşür” uyarısında bulundu.
Rapora göre LGBTİ karşıtı nefret suçları Fransa, Almanya, Macaristan, İzlanda, İrlanda, Karadağ, Hollanda, Portekiz, Romanya, Rusya, Sırbistan, İspanya, İsviçre, Türkiye, Ukrayna ve Birleşik Krallık’ta artıyor.
Avrupa ve Orta Asya’daki 54 ülkeden 600’den fazla örgütün bir çatı kuruluşu olan ILGA-Europe’a göre, “LGBT’lere yönelik antipati, siyasi kazanç için yönlendirildi ve sonra sömürüldü.”
Rapor, eğitimin LGBTİ bireylere ve haklarına yönelik direnişte “büyüyen bir savaş alanı” olduğunu belirledi. Sağcı İtalya başbakanı Giorgia Meloni, okullarda cinsel eğitimin yasaklanmasını ve çocuk kitaplarında LGBTİ kişilerin dışlanmasını savundu.
Öte yandan, rapor toplumlar arasında LGBTİ bireyler için artan bir destek buluyor.
Örneğin, Macaristan’da, başbakan Viktor Orbán hükümetinin LGBTİ karşıtı duyguları kullanma çabalarına rağmen, Macarların çoğu “eşcinsel propagandasını” önemli bir konu olarak görmüyor.
Bazı olumlu eğilimlere atıfta bulunan rapor, Kıbrıs, İrlanda ve Litvanya’nın erkeklerle seks yapan erkekler üzerindeki kan bağışı yasağını kaldırdığına dikkat çekiyor.
Savunucuları, LGBTİ kişilere yönelik artan şiddete dayanabilecek daha iyi bir liderliğe duyulan ihtiyaca işaret etti.
Paradis, “Liderlerimizin, kendilerini nefret söyleminin sonuçlarına tepki verme konumunda bulmaktansa, yükselişe geçen nefret söylemiyle proaktif bir şekilde mücadele etmenin yollarını bulmaları gerekiyor.” dedi.