Temmuz 2022’de ifade edilmiş olduğu şekliyle Avrupa Birliği’nin dijital diplomasiye ilişkin görüşü, “benzer düşünen ortaklarla” yakın çalışmaya odaklanıyor. Bu iyi bir başlangıç noktası olsa da, AB mevcut ve gelişmekte olan dijital teknoloji alanlarında geniş bir destek oluşturmak ve ölçü belirleyici konumunu güçlendirmek istiyorsa, koalisyondan ziyade küresel olarak kapsayıcı olarak fazlaca taraflılığa tamamen bağlı kalması gerekir. hususi.
Bu yüzden, Brüksel’deki AB siyaset yapıcıları, sözde benzer düşünen ülkelerden yada öteki değerlere dayalı teknolojik ittifaklardan oluşan “dijital kabileler” oluşturma albenisine direnmelidir.
AB, kendisini dijital dönüşümün lideri olarak kabul ettirmiştir. Sadece siber uzayın geleceğine ilişkin kararlar giderek daha çok jeopolitik dengeleme eyleminin bir parçası haline geldikçe, AB’nin geleceğe dönük ve dijital dünyanın temel eğilimlerini yansıtan ortaklıklar kurması gerekiyor.
Son 10 yılda İran, Tayland, Botsvana, Gana, Mısır, Suudi Arabistan ve Endonezya dahil olmak suretiyle minimum 70 ülke web penetrasyonlarında ortalama yüzde 25’lik bir artış kaydetti. Internasyonal Telekomünikasyon Birliği’nin 2022 verilerine nazaran, hala çevrimdışı olan 2,7 milyar insanla, gelecek yıllarda çevrimiçi nüfustaki en büyük artış Afrika, Asya Pasifik ve Latin ABD’dan gelecek.
Bu gerçekleşirken, bu bölgelerin Amerikan Devletleri Örgütü’nün dijital dönüşüme yönelik bölgesel gündemi, ASEAN Dijital Ana Planı (2021-2025) yada Afrika Birliği’nin Afrika için Dijital Dönüşüm Stratejisi dahil olmak suretiyle dijital ve siber politikalara artan ilgi göstermesi planlanıyor. (2020-2030). AB’nin, teşvik etmiş olduğu değerlerin evrenselliğini göstermek, web için ortak standartların sağlanmasına öncülük etmek, pazar erişimini güvence altına almak ve fazlaca taraflı forumlarda desteklerini güvence altına almak için bu bölgelerle etkileşime öncelik vermesi gerekiyor.
Diplomasiyi dijital çağa uyarlamak
Şu anda AB’deki hakim görüş, dijital gücün dilini konuşmak istiyorsa o dili konuşabilen diplomatlara da ihtiyacı olduğu yönünde. Daha da önemlisi, AB’nin “AB-konuşmasını” evrensel ve küresel olarak kabul edilebilir bir dile ustalıkla çevirebilecek bir diplomatlar ordusu kurması gerekiyor. AB Siber Dış ilişkiler Ağı – bir kez faaliyete geçtiğinde – AB’nin siber ve dijital elçi ağları ile beraber bunun gerçekleşmesi için kilit vasıta olacaktır. Sadece yol süresince birçok güçlük var.
Birincisi, dijital kabilecilikten kaçınmak için AB’nin, Brezilya, Mısır, Gana, Hindistan, Endonezya, Jamaika, Kenya, Meksika, Singapur, Cenup Afrika ve Senegal şeklinde yükselen dijital güçler de dahil olmak suretiyle Küresel Cenup ile daha iyi ilişki kuracak bir stratejiye ihtiyacı var. Siber uzayda etkilerini genişleten sadece aynı fikirde oluşumların bir parçası olması gerekmeyen ülkeler. Bölgesel yada ülkeye özgü siber ve dijital yol haritalarının geliştirilmesi ileriye dönük bir yol sağlayabilir.
İkincisi, küresel olarak normlar ve standartlar belirlemek için AB, kısa sürede açıklanan siber müdafa politikası, NIS II Direktifi yada suni zeka için etik ilkeler şeklinde yasalarının ve politikalarının dünyanın öteki bölgelerini iyi mi etkileyebileceğini tertipli olarak değerlendirmelidir. Siber uzayın küresel, özgür ve açık doğası için dış etkilerin ve istenmeyen sonuçların tahmin edilmesi gerekir. Uygun bir dış tesir değerlendirmesi ve AB’nin planlanan teknoloji düzenlemesi ile ilgili olarak internasyonal ortaklarla gerçek istişareler kıymetli bir vasıta olacaktır.
AB netin kapanmasına sessiz kaldı
Üçüncüsü, AB’nin “dijital gelecek” vizyonunu küresel olarak desteklemek için AB’nin Siber Dış ilişkiler Vasıta Kutusu kullanımını genişletmesi gerekiyor. Bu vizyonun bir kısmı, AB’nin çevrimiçi insan hakları taahhüdüdür. Sadece AB, netin kapatılması yada otoriter rejimlere gözetleme teknolojisi satışı şeklinde uygulamalara yönelik açık eleştirilerini oldukça sessiz tuttu. Daha tutarlı bir yaklaşımın benimsenmesi ve insan hakları ve üçüncü ülkelerle siyasal diyaloglar da dahil olmak suretiyle tüm AB araçlarının ve araçlarının kapsamlı bir halde kullanılması önemlidir.
Son olarak, AB’nin diplomatik servisinin mevcut internasyonal rejimleri (doğrusu tecim, insan hakları, kabahat) daha iyi yönlendirmek ve bunlardan yararlanmak için siber ve dijital mevzuları çerçevelendirme ve tekrardan çerçevelendirme mevzusunda akıcı hale gelmesi gerekiyor. Bu, en tepeden başlayarak AB diplomatları içinde informasyon ve becerilerin güçlendirilmesine mühim yatırım yapılmasını gerektirir. Sadece o vakit AB, mevcut (yada yeni) internasyonal örgütler içinde dış ve güvenlik politikası hedeflerine ulaşabilecektir.
Bazı ülkeler AB tarafınca teşvik edilen ölçü ve değerlerin evrenselliğini sorgularken, bunların önemini tekrardan ifade etmek ve onları korumak için çaba sarfetmek için barikatlar oluşturmak kesinlikle işe yaramayacaktır. Bunun yerine, dijital dönüşümü küresel olarak yönlendirmek ve siber uzayın geleceğini şekillendirmek için AB’nin teşvik etmiş olduğu çözümlerin, standartların ve normların niçin her insana yarar sağladığını gösteren iddialı ve kapsayıcı bir ağ diplomasisini seçmesi gerekiyor.
Jeostratejik rekabet çağlarında liderlik, kasları germekle değil, kolları sıvamakla ve küresel olarak ortaklaşa iş yapma isteğiyle gösterilir.