İnsan Hakları İzleme Örgütü, Afgan ve Suriye uyrukluların Türkiye’de AB tarafınca finanse edilen geri gönderme merkezlerinde uygun seyretme ve nezaret eksikliği sebebiyle rahatsız etme edildiğini söylüyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün sığınmacı programı direktörü Bill Frelick bu hafta başlarında EUobserver’a “Tam olarak yetersiz bir seyretme var” dedi.
Türkiye’de 20.000’e yakın kişiyi ağırlayabilecek 30 kadar geri gönderme merkezi bulunmaktadır.
Bunların içinde 60 milyon avro AB fonuyla inşa edilen Çankırı da var.
Frelick, Çankırı’daki reşit olmayanların erkeklerle karıştığını ve Türk yetkililerin Suriyeliler ile Afganlar arasındaki gerilimi tırmandırarak sık sık kavgalara yol açtığını söylemiş oldu.
Avrupa Komisyonu, 2022’de altı geri gönderme merkezini daha finanse etti.
Geçen ay gösterilen bir raporun ekinde “adli desteğe ve internasyonal korumaya başvurma hakkına” erişim eksikliğine dikkat çekilerek sorunların da bilincinde.
Daha ilkin Türkiye’deki 11 geri gönderme merkezinde gözaltında tutulan ortalama 68 kişiyle görüşen Frelick, birçoğunun zorla gönüllü geri dönüş belgelerini imzalamaya zorlandığını söylüyor.
“Geri gönderme merkezlerinde konteynırlarda ve aşırı kalabalık koşullarda tutuluyorlar” dedi.
Bu merkezlerin ayrıntıları ve mülakatlar, Kasım ayı ortasında gösterilen 74 sayfalık İnsan Hakları İzleme Örgütü raporunda derlendi.
Reddedenlerin dövüldüğünü yada iki yıl hapisle tehdit edildiğini söylemiş oldu.
Para, 2016’da Avrupa Birliği ile Türkiye içinde toplam 6 milyar avroyu kabul eden daha geniş anlaşmanın bir parçası. O zamandan beri daha fazlası tahsis edildi.
Frelick, bu paranın çoğunun insani yardım ve yardım sağlamak için iyi harcandığını söylüyor.
Sadece geri gönderme merkezlerinin finansmanı, nezaret eksikliği sebebiyle mesele teşkil ediyor dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısı Nadia Hardman, “AB parasının bu suiistimallere katkıda bulunduğunu söylemiyoruz. AB parası, içinde korkulu suiistimallerin işlendiği merkezleri finanse etmek için kullanılıyor” dedi.
Türkiye, bu senenin ilk sekiz ayında 2020’ye kıyasla yüzde 150 artışla 50.000 Afgan’ı Kabil’e sınır dışı etti.
BM Sığınmacılar Yüksek Komiserliği (BMMYK), Taliban’ın baskıları ve yaygın yoksulluk ve sefaletin ışığında, Afganistan’a meydana getirilen tüm sürgünlerin durdurulmasını bizzat talep etti.
Sadece 2018’de Ankara’nın sığınmacı statüsü başvurularının belirlenmesinde öncü görevi üstlenmesinin arkasından BM teşkilatının Türkiye’deki tesiri de azaldı.
Tanıma oranları bir yıl sonrasında yüzde 92 oranında düştü.
Daha yakın bir tarihte Türkiye, insanların internasyonal koruma talebinde bulunma olasılığını 16 ilde kısıtladı.