WFilm yapımcısı Karima Saïdi, Alzheimer hastası annesi Aïcha ile ilgilenirken ona sık sık basit ama anlamlı bir soru sorar: “Nerede yaşıyorsun?” Bir ara annesi cevap verir: “Bir mendilde”; durumunun zihinsel pusunu özetleyen garip şiirsel bir cevap. Diğer zamanlarda Tanca’daki çocukluğundan ya da çocuklarının büyüdüğünü gördüğü Brüksel’deki aile evinden bahsediyor. Aïcha’nın aklı başka yerlerde gezinirken Saïdi’nin belgeseli, hızla solmakta olan anıları için bir cennete dönüşür.
Bu sinematik yuva, Türkiye’deki çalkantılı bir göçmen hayatını anlatan eski ev videoları ve fotoğraflarından inşa edilmiştir. Belçika. Saïdi’nin ablası Amina 15 yaşında zorla evlendirildi ve erkek kardeşleri Jamal ve Mohamed nispeten genç yaşta öldü. Saïdi’nin kasvetli seslendirmesiyle anlatılan bu trajik olaylar, doğrulama ve daha fazla ayrıntı için çağrılan Aïcha’nın sorularını da beraberinde getiriyor.
Niyetleri açık olsa da, Aïcha kendi geçmişini hatırlayamadığı için giderek daha fazla hüsrana uğradığından, bu konuşmalar biraz rahatsız edici bir tona bürünüyor. Saïdi daha önce annesinden onu filme almak için izin almış olsa da, Aïcha’nın kötüleşen farkındalığı, en savunmasız anlarının ekranda gösterilmesine anlamlı bir şekilde izin verip veremeyeceği sorusunu gündeme getiriyor.
Bunu akılda tutarak, Saïdi’nin bazı üslup seçimleri de oldukça rahatsız edici geliyor. Saïdi’nin kayıtlı konuşmalardan kendi bölümlerini anlatırken çekilmiş cilalı yakın çekimleriyle yan yana getirildiğinde, Aïcha’yı yalnızca zaman durdurma karelerinde görüyoruz; Filmde uçuşan kelimeleri gerçekten söylediğini asla görmemek sarsıcı. A Way Home, inkar edilemez bir şekilde bölümler halinde hareket etse de, filmde bilişsel hastalıkları olan kişileri temsil etmenin etiği hakkında önemli sorular soruyor.