Kiri pası değerlerle örtüyorlar – Son dakika haberleri – Sözcü

Dilan ve Engin Polat vakasının peşinden her yerden bir ‘fenomen’ fışkırıyor. Ortak özellikleri yalnız güzellik merkezleri değil… Siyasetçiyle fotoğraf çektirenler, din-imanı dilinden düşürmeyenler, Türk bayrağına sarılmış fotolar dikkat çekiyor. Peki neden? lahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Eski Mali Şube Müdürü Furkan Sezer, Vergi uzmanı Nedim Türkmen ve Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Alper’e sordum.

Kiri pası değerlerle örtüyorlar

■ İpek ÖZBEY

■ Polat ailesiyle süregelen, fenomenlerin ‘kara para’ meselesinde bugün mali şube müdürü olsanız nereye bakardınız?

FURKAN SEZER: Öncellikle burada incelenmesi gereksinim duyulan yalnız birdenbire aşırı zenginleşmiş ve yaşantılarını sosyal medya hesaplarından kamuoyu ile paylaşan insanlar olmamalı. Bakmamız gereksinim duyulan, sosyal medya kullanmayan bir tek bir takım mali suçlara karışarak ekonominin kanını emen şüphelileri tespit edecek sistemi nasıl kurmamız gerektiğidir. Bunun için kafa yorardım. Şunu da unutmamak gerekir: Bir soruşturmaya başlamak için suç şüphesinin varlığı olmak zorunda, zenginlik bir şüphe değildir. Bence turnusol, kara para ile büyüyen veya süregelen fenomenlik veya fenomenlikten hemen sonra gelen bir kara para var mı? Soruşturmalarda fokuslanması gerekilen süre dilimleri vardır. Zenginleşmenin ivme kazandığı, ivmenin pik yaptığı dönemlerde ortada bir suç varsa burada tespit edilecek oldukça sayıda delil vardır.

■ Bu kişiler birer piyon mu, ipin ucu nereye uzanabilir?

FURKAN SEZER: Konu detaylandırılmadan bunu söylemek zor bir tek naturel ki işin ucu başka yerlere değebilir. Buradaki en önemli husus tahkikatı yapanların ipleri ve kopan zincirlerin halkalarını “kanun ve delillerle” birbirine bağlayarak şüphe götürmez ispat ile ortaya koymasıdır. Burada şu da var: ‘Devlet insan gibi düşünmez’ diyorlar. Hayır devlet düşünür, değerlendirir, affeder, ceza verir, fikir üretir. Camianın sinir uçlarını kaşıyan bir yapı, bir birey varsa devlet de vatandaşı gibi rahatsız olur ve hukuk çerçevesinde harekete geçer.

DEVLET MASKENİN ARKASINI GÖRÜR

Hemen hepsinin geçmişte başka olaylarda da gördüğümüz üzere güzellik merkezi dışında başka maskeleri var. Örneğin hemen hepsinin bir umre yolculuğu var, yardımsever, vatansever, bayraksız görüntü yok neredeyse… Neden?

FURKAN SEZER: Bu tip yapılarda camiası tırnak içinde “uyutacak” dikkati başka yere çekecek ‘cambaza bak’ hikâyesindeki gibi niyeti gizleyecek maskeler kullanılır. Ama devlet her maskenin, her illüzyonun arkasını görür. Bunlar halktan gelecek tepkileri yumuşatma hareketleridir. Bunu haklarında kesinleşen hükümler olan birçok suça karışmış insanda da görüyoruz. Algıyı kırmak, asıl yapılan işin perdelenmesi için icra ettikleri yardımları, dini, hayvan sevgisini, milli değerleri ön plana çıkarmaya çalışan oldukça ama oldukça fazla insan var.

PROF.DR. MUSTAFA ÖZTÜRK: Özellikle son yıllarda yaşanan sayısız olaydan edindiğim izlenim ve intiba şu ki ne süre ve nerede oldukça yoğun bir vatan, bayrak, ezan retoriği yapılsa, orada pis veya kirli bir iş çevriliyordur. Bu noktada vatan, bayrak retoriğinin yanı sıra hac, umre, hayırseverlik gibi milli-dinî değerler ve semboller tabir caizse “setr-i avret” işlevi görüyor. Setr-i avret derken kastettiğimiz şey, yapılan işin kirini, pasını, pisliğini dinî ve millî değerler ve sembollerle örtüp gizlemek… Bu aslına bakarsak “herkesin bildiği sır” denebilecek düzeyde malum ve meşhur olmuş bir yöntem ve fakat hâlâ iş görüyor. Bundan dolayı uzun zamandan beri siyasal ve toplumsal düzenin çarkı en tepeden itibaren bu şekilde işliyor…

■ Açar mısınız?

Siz kalkıp seçim sath-ı mailinde selâtîn camilerinin avlularında miting düzenler ve seccadeyle poz verirseniz, hatta bu mitinglerde “imanlı-imansız, kitaplı-kitapsız” gibi tanımlamalar üzerinden siyasi muhalefet cephesini “dinsiz, imansız” olarak kategorize ederseniz, durumdan vazife çıkaran kimi militan imamlar da seçim aracılığıyla cemaati silahlanmaya çağırır, kimi partizan vaizler vaaz kürsülerinden muhalif seçmene karşı halkı kin ve düşmanlığa sevk eden dinî nutuklar atar… Gerek burada mevzu bahis ettiğimiz fenomenler, gerek mafyatik tipler ve gerekse kirli işler çeviren başka birçok ferdin sık sık dinî terminolojiyi kullanmaları ve bilhassa kendilerini “hayırsever insan” gibi pozlamaları devletin radarına girmeme kurnazlığıyla da ilgilidir. Bundan dolayı bu tipler oldukca iyi biliyor ki din ve dinî semboller siyaset dahil hemen her alanda kullanılabiliyor ve çok da fazla fazla iyi iş görüyor. Gerçek hayatlarında din ile uzaktan yakından ilişkileri olmayan insanlar adeta din ile yatıp din ile kalkar gibi bir görüntü sergiliyor; bu görüntüyü izleyen hemen her yurttaş da bu sahtekârlığı adı gibi biliyor; fakat sonuçta “dinî semboller marifetiyle dolap çevirme ve her türlü pis işi din aracılığıyla gizleme” diye özetleyebileceğimiz “setr-i avret tiyatrosu” hem oynanmaya hem izlenmeye devam ediyor.

YARATICI YIKIMA SEBEP OLACAK

■ Bu yozlaşma ne süre başladı?

Sizin “yozlaşma” diye nitelediğiniz bu çürüme ve kokuşmanın başlangıç tarihini bilmesem de “umum-i belvâ” haline gelmesinin son on yılda gerçekleştiğini söyleyebilirim. Yeri gelmişken, dinî değerler ve semboller kullanılarak ne haltlar karıştırılabildiği hususunda FETÖ’nün bu memlekete oldukça kötü bir miras bıraktığını ve bu mirasın dinî camia kisvesiyle arz-ı endam eden birçok farklı yapı tarafından da devralındığını söylemek durumundayım. Sonuç olarak, temelde “İslamcılık” denen bir fikrî kökene dayanan veya en azından kurucu kadro itibariyle bu fikrî kökenle irtibatlı olan bir siyasi iktidar döneminde hem din ve dinî değerler son hiyerarşi hırpalanmış aynı zamanda dinî kanaat önderleri ve Diyanet gibi kurumlara yönelik güvenlik duygusu son hiyerarşi azalmış durumda…  En üst noktadaki siyasetten ticarete, film ve dizi gibi eğlence sektörlerinden güzellik salonu ve kozmetik işine kadar hemen her alanda din ve dinî sembollerin havada uçuştuğu, tarikatlar ve cemaatler ile cüppeli, sarıklı figürlerin pıtrak gibi çoğaldığı bir dönemde topluluğun neredeyse yarısının Diyanet’e güvenmediğini belirtmesi, yarıdan fazlasının ise dinî cemaatlere menfi nazarla baktığını söylemesi, kelimenin tam manasıyla bir “ironi”dir. Bize göre bu ironik vaziyet “yaratıcı yıkım” denen bir sonuca müncer olacaktır.

■‘Yaratıcı yıkım’dan kastınız?

Yani, sözüm ona İslamcılar ve/veya dindar-muhafazakâr insanların sevk ve idare makamında bulundukları bir dönemde din ve dinî algı alt üst olacak ve fakat bu büyük yıkım bir bakıma “bağırsakları temizleme” sonucunu doğuracaktır. Bu temizlikten hemen sonra din âleminin yeniden toparlanıp ve sağlıklı bir yapıya erişmesi ise epey bir süre alacaktır. Yalnız bu süre aralığı pek çoğumuza sekülerlik, laiklik, cumhuriyet ve demokrasi gibi kavramlar ve değerlerin kıymetini daha iyi anlamamıza yarayacaktır.

NEDİM TÜRKMEN: Şatafatlı yaşamın sergilenmesi görgüsüzlük ve sonradan görmelik olarak nitelendirilense de vazgeçmek bir yana daha da ipin ucunun kaçtığını söylemek ihtimaller içinde. Başarı göstermiş olanlar “rol” model olarak görülüp yansılamak ediliyorlar.

KİMSEYE ‘NEREDEN BULDUN’ DİYE SORULMUYOR

■ Güzellik merkezlerinden bu kadar para kazanmak ihtimaller içinde mü?

NEDİM TÜRKMEN: Türkiye ‘de hiç asla hiç kimseye “nereden buldun “sorusu sorulamıyor. Güzellik salonları nakit para döngüsünün oldukça olduğu, rahatça suç gelirlerinin aklanabildiği mekânlar olarak kullanılabiliyor. Bu kadar büyük paraların Instagram fenomeni olarak kazanabilmesi teknik olarak ihtimaller içinde görünmüyor. Ayrıntılı incelemeyle suç gelirleri mi aklanıyor kolayca  tespit edilebilir.

DEVLET SUÇLUYLA MAKAMDA DEĞİL EMNİYETTE GÖRÜŞÜR

■ Yıllarca devlette çalışmış biri olarak bana şunu söyler misiniz? Bir suçlunun siyasetçiyle fotoğrafı olması onunla ilgili soruşturma/kovuşturma yapılmasının önünde ne kadar engeldir?

FURKAN SEZER: Bu oldukça kırılgan bir konu. Ben vatandaş olarak ve eski bir devlet görevlisi olarak bu konuda şuna dikkat çekmek isterim: Siyasetçi dediğiniz fert vatandaşa değen kişidir, sokakta, çarşıda, pazarda, açılışta vatandaşla konuşurken buna ön almak oldukça zor. Ama makamında suç kaydı olan veya hakkında kesinleşmiş yargı kararı olan kişilerle görüşmesi ve fotoğraf çektirmesi oldukça yanlıştır. Siyasetçi dediğiniz kişiler toplum ortalamasının üstünde informasyon birikime, bununla birlikte devlet gücüne de sahip kişilerdir. Bunun zararlarını öngörmeleri gerekir. Bu kişiler bu fotolarla nüfuz elde edebilirler. Kamu görevlilerini bastırabilirler. Vatandaşı korkutup sindirebilirler. İnsanların güvenlerini kazanıp dolandırabilirler. Bu fotoğraflar ve bu kişilerle görüşme trafiği kovuşturmadan önce etik olarak yanlıştır. Somut olarak zararı sabaha kadar anlatılır. Devlet suçlu ile görüşmez konuşmaz tanışmaz. Devletin suçlu ile görüştüğü yerler şayet bir istihbarat faaliyeti yoksa tahkikat ve gözaltı yaptığı noktadır, adliyedir, emniyet birimleridir, karakoldur, cezaevidir. Asla makam değildir.

KARANLIK KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ VARDIR

■ Polatlar ve benzerlerine baktığınızda ne görüyorsunuz?

Bahsi geçen sosyal medya fenomenleri bazı psikolojik süreçleri, küçük bir ihtimal oldukça farkında olmadan, kendi avantajlarına kullanıyorlar. İlk olarak bu insanlar aslına bakarsak belli bir becerilerinden ötürü ünlü değiller. Tabiri caizse, ünlü oldukları için ünlüler. Oldukça takipçili oldukları için de takipçilerini gitgide arttırırlar, zira diğeri insanlar da çoğunluğa uyarak “Tamamımız takip ediyorsa vardır bir bildikleri” der ve takip ederler. Sosyal medyanın yükselişinden önce de gördüğümüz bir durumdu. Naturel sosyal medyanın yükselişiyle birlikte oldukça daha farklı karakterler geniş kitlelerle buluşabildi. Bu şekil ünlüler, ünlü olmanın avantajlarının şovunu yaparak ünlerine ün katarlar. Kendi kimliğini bu ünlüyle neredeyse bütünleşmiş olarak algılayan, sanki o fert kendi ailesinden biriymiş gibi algılayan kişiler de ünlünün aşırı zenginliğinden kendilerine pay çıkarır ve o şatafatı ucundan kendileri de yaşıyormuş gibi hissedebilirler.

AŞIRI LÜKS MERAKI

■ Bu tür insanların kişilik özellikleri nelerdir?

Birilerini dolandırmak veya haksız yoldan para kazanmak için, başkalarına verdiğiniz zarardan büyük bir rahatsız etme duymuyor olmanız gerekir. Karanlık kişilik özellikleri dediğimiz narsisizm (ferdin kendisini ötekilerden üstün görmesi), psikopati (empati yoksunluğu ve dürtüsellik), Makyavelizm (kişisel amaç için her yolu mübah görmek) gibi özellikler arttıkça, bu şekil işlere karışıyor olma ihtimaliniz de artar. Bu özelliklerin şöhret olmayla da bir ilişkisi var. Diğeri insanlar üzerindeki etkiniz arttıkça, güçlendikçe, başkalarıyla empati kurma niyetiniz de azalıyor. Bundan dolayı onları algılama ihtiyacınız yok artık, ilişkiniz tek yönlü, onların size ihtiyacı var gibi hissediyorsunuz. Empatinin azalması da karanlık kişilik özelliklerini arttırabilecek bir şey. Şöhretin konuyla bir başka açıdan daha ilişkisi var. Güçlendikçe, zengin ve nüfuzlu insanlarla tanıştıkça, yapabileceğiniz kötülükler de artıyor. Siz hiç hayatınızda birini 100 milyon lira dolandırmamış olabilirsiniz ama aslına bakıldığında 100 milyonu olan birini tanımıyor olma ihtimaliniz çok yüksek. Yükseldikçe, etrafınıza zengin insanları topladıkça bu biçimde şeyler yapasınız varsa, bunu yapma olanağınız da artıyor. Siz hiç ihaleye fesat karıştırmamış olabilirsiniz örnek olarak ama aslına bakıldığında isteseniz karıştırabileceğiniz bir pozisyonda da olmadınız.

Sinan Alper

■ Zenginlik, şatafat imrendirici mi? Kolay parayı özendirici mi?

İnsanlar kendi değerlerini, kendi başarılını ve zenginliklerini karşılaştırarak anlarlar. Eğer oturduğunuz mahallede herkesin geliri size denkse, ne kadar az kazanıyor olursanız olun kendinizi bir şeylerden yoksun hissetmezsiniz. Ama eğer mahallenize oldukça lüks, sıfır bir apartman inşa edilir, önüne oldukça pahalı arabalar park etmeye başlarsa, geliriniz aynı bile olsa birdenbire kendinizi bir şeylerden mahrum kalıyor gibi hissedersiniz. Aşırı lüksün reklamının yapıldığı sosyal medya hesapları, bizde bu etkiyi yapabilir. Hayalimizin oldukça ötesinde bir zenginlik içinde yaşayan insanlar, bize kendimizi eksik hissettirir. Bu biçimde bir hayata normal yollardan ulaşmak oldukça ihtimaller içinde olmadığından, bayağı, kestirme yoldan para kazanmanın peşine düşebilir insanlar.

 

(function(d, s, id) {
var js, fjs = d.getElementsByTagName(s)[0];
if (d.getElementById(id)) return;
js = d.createElement(s); js.id = id;
js.src = “https://connect.feysbuk.net/tr_TR/sdk.js#xfbml=1&version=v2.5&appId=1104414796238524”;
fjs.parentNode.insertBefore(js, fjs);
}(document, ‘script’, ‘facebook-jssdk’));

Yorum yapın