16 Aralık’ta Çin, Merkezi Ekonomik Emek harcama Konferansı’nı (CEWC) tamamladı. Çoğu zaman ülkenin ekonomik görünüm, siyaset gündemleri ve hükümet öncelikleri hakkında en üst düzey tartışması olarak anılan konuşma, 2022’deki vakaları inceliyor ve Çin’in 2023’teki rotasını çiziyor.
Geçen yıl, birçok Çin şehri, çok önemli ekonomik acıya yol açan sert COVID-19 kilitlenmeleri yaşadı. Sadece büyük protesto dalgaları sokakları vurduğunda, ülke acıyı hafifletme umuduyla kısıtlamaları kaldırdı. CEWC, Politbüro Sürekli Komitesi (PSC) düzeyinde düzenlenen birkaç protesto sonrası toplantıdan biridir. Merkezi hükümetin gelecek yıl bu sofistike U dönüşü senaristliği altında iyi mi manevra yapacağını idrak etmek için mesajları sindirmek oldukca mühim. Üç ana çıkarım var.
Birincisi, Çin ekonomisi büyük bir aşağı yönlü baskı altında. Hükümet, Çin’in ekonomik canlanmasının temelinin dayanıklı olmadığına dikkat çekti. CEWC’nin açıkça kabul etmiş olduğu benzer biçimde, iç ekonomiye yönelik zayıf beklentiler, ülkenin azalan talebi ve kırılgan tedarik zincirleriyle birleşiyor. Suçlu, merkezi hükümetin son aşama katı sıfır COVID politikası mevzusundaki önceki ısrarıdır. Bu, Çin’in ekonomik ve üretim sınırı olan Şanghay’ın 2022 baharında tamamen kapanmasına yol açtı. Ülkenin teknoloji merkezi Shenzhen de aynı ölümcül darbeyi aldı. Katı COVID-19 kuralları yalnızca insanların yaşamlarını bozmakla kalmadı, bununla beraber ülkenin finans ve emtia piyasalarını ve hatta küresel tedarik zincirini de etkiledi.
Li Qiang (o zamanlar Şanghay’ın parti sekreteri) sert kent yönetimi için takdir toplayıp 20. Parti Kongresi’nden sonrasında PSC’ye fırlamış olsa da, Merkezi Ekonomik Emek harcama Konferansı sonu gelmeyen tecritlerin zararını kabul etti. CEWC’de ÇKP, ekonomiyi tekrardan rayına oturtmanın önemini aydınlattı. İlk adım, mekanları iyileştirerek ve yeni tüketim kaynakları yaratarak tüketici itimatını tekrardan tesis etmektir. Öteki bir ilgili strateji, hem kentsel hem de kırsal kesimde yaşayanlara yarar elde eden her şeyi kapsayan bir gelir paketidir. Tüketim malları, emtialar ve varlıklar daha sorunsuz satılıp paraya çevrildikçe, ülkenin iç tüketimi eski haline getirmesi ve GSYİH’sını iyileştirmesi ümit ediliyor. Ek olarak, iyi huylu bir iş ortamı, hükümetin 2023’te ulaşmaya söz verdiği bir başka kilometre taşı olan direkt yabancı yatırımı tekrardan çekecek.
İkincisi, Pekin büyümeyi desteklemeye kesin olsa da davranışlarında ölçülü bir yaklaşım benimsemeye kesin. CEWC bildirisi, Çin’in proaktif bir maliye politikası ve ihtiyatlı bir para politikası izleyeceğini iddia etti. Sadece bu belgede düşündürücü bazı noktalar var. Mesela, talep-arz bağlantısını ele alırken, beyanda arzın (doğrusu ürünlerin) yüksek kalitede olması gerektiği ve bunun da etkin talep/tüketimle sonuçlanacağı vurgulanmıştır. Ekonomik gelişme ise kalite olarak etkin, nicelik olarak makul olmak zorundadır. Son olarak, para politikası, bolca oranda likidite tutarak kati ve kuvvetli olmalıdır.
Retorik, COVID-19 politikasının aksine Çin’in iktisat politikasının U dönüşü yapmayacağını ima ediyor; hükümet teşvik çabalarını sert bir halde artırmayacak. Esas odak noktası ise tam tersine “kaliteli” gelişme ve “verimlilik”. Bunun için üç sebep var. İlk olarak, acımasız denetim politikaları sebebiyle Çin, tutarlı ve yüksek kaliteli üretim olmaksızın tutum hesabını yavaş yavaş tüketti. Hükümet, ekonomiyi hızla genişletmek için kafi ana paraya haiz değil.
İkincisi, Çin’in tutucu tutumu, finansal risklere ilişkin artan farkındalığını yansıtıyor. Siyaset yapıcıların bakış açısından, fintech, borsa, emlak ve bankacılık benzer biçimde alanlarda spekülatörler tarafınca büyük bir teşvik kullanılabilir. Bu yüzden, daha sıkı nezaret ve müdahaleci bir yaklaşım esastır.
Üçüncüsü, Pekin “virüsle yaşamayı” tercih ettiğinden, hükümetin salgın önleme ve ekonomik kalkınmayı koordine etmesi gerekiyor. COVID-19 enfeksiyonları, uzun süredir beklenen kısıtlamaların gevşetilmesinin peşinden bugünlerde katlanarak artıyor. Ülkenin ağırlaşan enfeksiyon sorununa göz yumarken parçalanmış ekonomiyle meşgul olmak, muhtemelen siyasal bir tepkiyi körükleyecektir.
CEWC’den çıkarılacak son ders, emlak sektörünün kaldıraçlarının kaldırılmasının ÇKP’nin merkezi liderliği için en büyük endişelerden biri haline geldiğidir. 2022 CEWC’yi benzersiz kılan şey, açıklamanın Çin’de bulunan çileden çıkaran emlak balonlarını ele alan koca bir paragrafı içermesidir. Açıklamada, “evler vurgunculuk için değil, içinde yaşamak içindir” benzer biçimde eski basmakalıp laflara ek olarak, hükümetin gayrimenkul sektöründe istikrarlı bir gelişme ve üst düzey emlak şirketleri içinde gizlenen finansal risklerin azaltılmasını istediği açıklandı.
Siyaset önceliğinin kayması temelsiz değildir. 2021’de ülkenin emlak devlerinden kabul edilen Evergrande Group derinden borçlandı. Sorun kısa sürede konut piyasası ve hatta Çin futbol ligi benzer biçimde çeşitli alanlara yayıldı (Evergrande, eski Asya şampiyonu Guangzhou Futbol Kulübü’nün sponsorudur).
Pekin, finansal sistemin müdahale olmaksızın çökeceğine dair artan bir korku hissetti, sadece probleminin iyi mi çözüleceği zor. Açıklamaya bakılırsa, merkezi hükümet devreye girecek ve geliştiricileri sadece tekrardan finansman planları sağlam temellere dayandığında kurtaracak. Bununla beraber, oldukca süratli yada oldukca fazla kredi enjeksiyonunun, şirketlerin daha azca borç alması, bilançolarını güçlendirmesi ve stokları azaltması şeklindeki genel düşünceye aykırı olduğuna inanılmaktadır. Emlak piyasasının sürdürülebilir büyümesini apartman fiyatlarının düşmesiyle dengelemek, uzun solukta Çin için sıkıntılı bir engel olmaya devam ediyor.
Kent tecritleri, 20. Parti Kongresi, Xi Jinping’in istifasını isteyen karşıcılık ve eski Parti Genel Sekreteri Jiang Zemin’in ölümü göz önüne alındığında, 2022 Komünist Parti için zor olmasa da kargaşa ve bunalımlı bir yıldı. Çin, bulanık ve hain sularda yol aldı ve şimdi artan enfeksiyonlara karşın pandemiyi kucaklamayı seçiyor. Pekin’in 2023’teki ekonomik toparlanmayı iyi mi yöneteceği hemen hemen belli değil.