Yeni bir rapora göre, cunta hava saldırıları binlerce sivili evlerinden sürmeye devam ederken bile, havacılık yakıtı sevkiyatı Asya ve Avrupa’dan şirketlerin katılımıyla askeri yönetimdeki Myanmar’a ulaşmaya devam ediyor.
Uluslararası Af Örgütü, Global Witness ve Burma Campaign UK bugün yayınlanan kısa bir raporda, Myanmar Hava Kuvvetlerine yakıt tedarik eden daha fazla yabancı şirket belirlediklerini söyledi. son Af Örgütü raporu yabancı ve çok uluslu şirketlerin ülkenin havacılık yakıtı tedarik zincirlerindeki rolünü inceledi.
Uluslararası Af Örgütü’nün iş ve insan hakları araştırmacısı ve danışmanı Montse Ferrer, “Sürekli olarak yasa dışı hava saldırıları düzenleyen Myanmar ordusunun eline geçmesi muhtemel yeni uçak yakıtı sevkiyatlarının izini sürdük” dedi. ifade raporun yayınlanmasıyla birlikte.
“Ordu 2021 darbesinden bu yana kendisini eleştirenleri acımasızca bastırdı ve sivillere karadan ve havadan saldırdı. Orduya ulaşan uçak yakıtı kaynakları bu savaş suçlarını mümkün kılıyor. Bu sevkiyatlar artık durmalı.”
Askeri darbenin üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra aktivistler, yabancı hükümetlere ordunun uçak yakıtına erişimini kısıtlamaları çağrısında bulunuyor. Kendi yönetimine karşı ülke çapındaki direnişi bastırmaya çalışan askeri cunta, hava kuvvetlerini ülkenin çeşitli yerlerinde sivil nüfusa karşı kullanırken, talepler daha acil hale geldi. Birleşmiş Milletler’e göre, ordu en az 670 hava saldırısı geçen yıl, 2021’de kaydedilen 54’ten 12 kat daha fazla. Myanmar Barış ve Güvenlik Enstitüsü’nün Af Örgütü açıklamasında alıntılanan istatistikleri, ordunun 243 hava saldırısı düzenledi 2022’de, bir önceki yıl 104’ten yükseldi.
Bugünün raporu, Uluslararası Af Örgütü’nün Myanmar odaklı diğer sivil toplum gruplarının desteğiyle geçen Kasım ayında yayınladığı havacılık yakıtı tedarik zincirine ilişkin bir araştırmayı takip ediyor. Bu, sivil havacılığa yönelik yakıtın orduya yönlendirildiğini ortaya çıkardı. Ayrıca ExxonMobil, Thai Oil, PetroChina ve Rosneft gibi büyük petrol şirketleri de dahil olmak üzere yabancı firmalardan gelen sevkiyatların Myanmar hava kuvvetlerinin sivil nüfusa yönelik yıkıcı saldırılarını nasıl kolaylaştırdığını da belgeledi.
Yeni raporda belgelenen bir sevkiyat, petrol tankeri Prime V’i içeriyordu., geçen yıl 28 Kasım’da Hindistan’ın Sikka limanından yola çıkan ve daha sonra Myanmar’ın Thilawa limanındaki Jet A-1 sınıfı havacılık yakıtı terminalini boşalttı. Rapor, Prime V’in kalktığı terminalin sahibi Hindistan’dan Reliance Industries Ltd; Prime V’in intifa hakkı sahibi bir Yunan şirketi olan Sea Trade Marine; ve kendisine koruma ve tazminat sigortası sağlayan Japonya’nın P&I Kulübü. Rapor ayrıca Tayland’ın Bangkok Limanı’ndaki Bangchak Petrol Rafinerisi’nden 8 Ekim civarında ayrılan benzer bir ayrı sevkiyatı belgeledi ve Bir hafta kadar sonra Thilawa’da bir kargo jet yakıtı boşalttı. Rapor, bu sevkiyatın Tayland ve Lüksemburg merkezli şirketleri içerdiğini iddia etti.
Thilawa’daki yakıt terminali daha önce büyük ölçüde küresel emtia ticareti devi Trafigura’ya ait olan Puma Energy Aviation Sun Co. Ltd. (PEAS) tarafından işletiliyordu. Af Örgütü’nün geçen yılki raporu, Puma Energy’yi “Myanmar’da havacılık yakıtının elleçlenmesi, depolanması ve dağıtımıyla ilgili ana yabancı şirket” olarak tanımlıyordu.
Puma Energy, geçen Ekim ayında varlıklarını insan hakları standartlarına uyumu sağlayacağını söylediği “yerel olarak sahip olunan özel bir şirkete” sattıktan sonra Myanmar’dan çekildiğini duyurdu. Ancak varlıkların nihai alıcısı, daha önce Asia Sun Aviation olarak bilinen ve birkaç üyesi Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği tarafından yaptırım uygulanan Myanmar merkezli Shoon Energy adlı bir şirketti. Shoon Energy ile Myanmar ordusu arasındaki yakın ilişki göz önüne alındığında, Af Örgütü, Puma’nın insan hakları uyumu güvencesinin “esasen anlamsız” olduğunu söyledi.
Uluslararası Af Örgütü’nün Kasım ayındaki raporunda adı geçen büyük petrol şirketleri ile karşılaştırıldığında, raporda tanımlanan şirketler nispeten marjinal ve bazı durumlarda, örneğin akaryakıt sevkiyatları için sigorta sağlanması gibi, tedarik zincirine yalnızca yüzeysel olarak dahil oluyorlar. Bu, Myanmar ordusunu dış tedarikçiler, sigorta komisyoncuları, taşeronlar ve deniz taşımacılığı hizmetlerinden oluşan bir takımyıldıza bağlayan küresel tedarik zincirlerinin karmaşıklığına değiniyor; yakıt gibi hayati kaynaklar.
Tatmadaw’ın uluslararası tedarik zincirlerine bel bağlaması, dış aktörler, özellikle de güçlü Batılı hükümetler için potansiyel bir baskı noktası oluştursa da, bu karşılıklı bağımlılıklar yumağını çözmek hem pratik hem de politik olarak zor olabilir.