Kaynak açısından varlıklı ülkeler daha zayıf yönetişime haizdir (Biçim 1). Geniş çapta belgelenen bu bulgu, hükümetin petrol gelirlerini direkt vatandaşlara aktarması durumunda bu ülkelerdeki insanların daha iyi durumda olabileceği önerisine yol açtı (buraya, buraya ve buraya bakın). hükümette, bu kaynak rantlarından açıkça yararlanan kimler, bu tarz şeyleri halka nakit transferi olarak veriyor?
Biçim 1. Kaynak zengini ülkeler daha zayıf yönetişime haizdir
Kısa sürede gösterilen bir makalede, Quy-Toan Do ve ben bu soruya kısmi bir cevap veriyoruz. Zayıf yönetişime ek olarak, kaynak açısından varlıklı ülkelerin daha düşük vergilendirme seviyelerine haiz bulunduğunu belirterek başlıyoruz (Biçim 2).
Biçim 2. Kaynak zengini ülkeler de daha düşük vergilendirme seviyelerine haizdir.
Tarif olarak, kaynak zengini ülkelerin kaynak gelirleri olduğundan mali gelirlere güvenmeleri gerekmez. Sadece bu ülkelerin yönetişiminin zayıf olmasının sebebi de bu olabilir. Vergilendirme, geleneksel olarak vatandaşların hükümetleri kamu harcamalarından görevli tutmasının bir yolu olmuştur. Petrol gelirlerinin (diyelim ki) vatandaşların elinden geçmeden direkt petrol şirketinden hükümete geçmiş olduğu kaynak açısından varlıklı ülkelerde, hükümet yetkilileri parayı kendi aileleri ve arkadaşları dahil olmak suretiyle harcama mevzusunda daha çok kontrole haiz.
Bu sezgiyi, iyi yönetişim seçiminin maliyetli olduğu bir oyun teorisi modelinde resmileştiriyoruz: hükümet hesap verebilir olmayı (böylece kamu projeleri başarı göstermiş olur, sadece komisyon olarak oldukça azca kazanır) yada yozlaşmayı (projelerin daha azca başarı göstermiş olduğu sadece hükümet projelerden daha çok “hususi” yarar elde eder). Devlet, kaynak gelirlerinin yanı sıra vatandaşları vergilendirerek mali gelir elde edebilir. Vatandaşlar vergi ödemeyi (hükümetin görevli olacağına inanıyorlarsa) yada ödememeyi (hükümetin yozlaşacağını düşünüyorlarsa) seçebilirler. Bu yüzden, iyi yönetişim, vatandaşların vergi yükümlülüklerine uyması için lüzumlu bir koşuldur.
Bu kolay çerçeve ile, belirli parametrelere bağlı olarak her biri benzersiz bir denge olan dört ihtimaller içinde senaryo türetiyoruz.
- Kaynak laneti: Kaynak gelirleri o denli fazladır ki, hükümetin kamu projelerini finanse etmek için vergi gelirlerine ihtiyacı yoktur. Bu durumda, hükümet yozlaşmayı ve düşük kaliteli, sadece hususi çıkarları olan kamu projeleri inşa etmeyi seçer. Bunu bilen vatandaşlar vergi ödemeyi reddediyor. Netice, düşük vergilendirme ve zayıf yönetişim ile bir dengedir – yukarıdaki iki rakamın altında yer edinen kaynak zengini ülkelerin pek çoğundan değişik değildir.
- Güvenilirlik tuzağı: Düşük fiyatlardan yada azalan rezervlerden meydana gelen azalan gelirler yada artan ve yaşlanan nüfus sebebiyle artan harcamalar sebebiyle, hükümet artık kamu projelerini finanse etmek için yalnızca kaynak gelirlerine güvenemez. Vergileri çoğaltması gerekiyor. Sadece vatandaşlar, yalnızca hükümetin parayı zimmete geçirmeyeceğinden güvenli olduklarında vergi ödeyecekler. Yolsuzlukla ilgili itibarı göz önüne alındığında, hükümet güvenilir bir halde hesap verebilir olma taahhüdünde bulunamaz. Vatandaşlar vergileri ödediğinde, görevli olacağına söz veren hükümet, parayı çalmak için bir teşvike haiz olur. Bu yüzden, hepimiz yüksek vergiler ve hesap verebilir hükümetle daha iyi durumda olacak olsa da, vergilendirme düşük ve yönetişim zayıf olmaya devam ediyor.
- Nakit transferleri: Kredibilite tuzağına düşen devlet, kaynak gelirlerinin bir kısmını nakit olarak vatandaşlara aktarıyor. Şimdi devletin teşvikleri değişti. Eğer yolsuzsa, vatandaşlar gelecekteki vergi ödemelerini durduracak ve hükümet hem vergi gelirinden hem de nakit transferlerinden vazgeçmiş olacaktır. Bu, yolsuzluğun hükümete maliyetinin devasa yükseklikte olmasına niçin oluyor ve hükümet hesap verebilir olacağına karar veriyor. Bunun farkına varan vatandaşlar vergilerini öderler ve iktisat yüksek vergi/kuvvetli yönetişim kombinasyonuna ulaşır. Bu, yozlaşmış bir hükümetin bile yozlaşmanın maliyetini artırmanın bir yolu olarak vatandaşlara nakit transferleri yapmayı kendi çıkarına göreceği bir durumdur. Bu sinyal, vatandaşları vergilerini ödemeye teşvik etme etkisine haizdir.
- Yoksulluk tuzağı: Devlet kredibilite tuzağındayken vatandaşlara nakit aktarmazsa daha azca verimli projelerle bu tuzağa düşecektir. Netice, kaynak gelirlerinin (verimsiz yatırımlar sebebiyle) düşmeye devam etmesi ve ekonominin, hükümet istese bile, güvenilirlik oluşturmak için vatandaşlara aktarılacak kafi gelirin olmadığı bir noktaya gelmesi olabilir. Bu durumda iktisat yoksulluk tuzağına düşmeye mahkumdur.
Kaynak gelirlerini vatandaşlara aktarmak devamlı ekonomik olarak mantıklıydı, sadece politik olarak mantıklı olup olmadığı açık değildi. Hükümetler vergi gelirine gerekseme duyduğunda ve görevli olmayı güvenilir bir halde taahhüt edemediğinde (bilhassa kaynak gelirlerinin bolca olduğu dönemdeki geçmiş performansları göz önüne alındığında), o süre nakit transferleri hükümete yolsuzluk yapmama mevzusunda teşvikler sağlayabilir ve vatandaşlara, aslen, hükümet artık hesap verecek. Karbon vergilendirmesi sebebiyle fosil yakıt tutarları düştükçe ve nüfus artışı yada yeni bir başkent inşa etme arzusu sebebiyle hükümet harcamaları arttıkça (bir örnek vermek gerekirse), kredibilite tuzağı senaristliği muhtemelen kaynak zengini ülkeler içinde yaygın hale gelecektir. Nakit transferleri, tuzaktan kurtulmanın ekonomik ve politik olarak uygulanabilir bir yoludur.