İşte Bakan Soylu’dan açıklamalarından satır başları:
Milletimizin mübarek gecesini tebrik ediyoruz. Depremde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza rahmet diliyorum, yaralılarımıza şifa diliyorum. Herkesle beraber depremin ortaya çıkardığı sonuçları telafi edebilmek ve ağır süreçteki yaraları sarmak için mücadele ortaya koyuyoruz. Antakya’dayız şu anda. Biraz önce Osmaniye’deydim. Her bir bölgede değerlendirme yapıp, Ankara’daki merkezle ve sayın Cumhurbaşkanımızla paylaşmak ve anlık koordinasyon için arkadaşlarımızla değerlendirme içerisindeyiz. 39 bin 672 vatandaşımızı kaybettik. Arama kurtarma çalışmalarının önemli ölçüde tamamlandığı, 300 binada çalışmaların devam ettiği bir bölümü Hatay Antakya, bir bölümü Kahramanmaraş’ta bir kısmının Adıyaman’da bir de Diyarbakır’da devam ettiğini söyleyebilirim.
class=”medyanet-inline-adv”>
“ALLAH BÖYLE FELAKETİ KİMSEYE YAŞATMASIN”
5.05’te AFAD merkezindeydik. İlk yaptığımız uluslararası 4. seviyeye çıkmaktı. Türkiye’de 5.45’te bu illere destek olacak tüm illere çağrıya çıkıldı. Araç gereç, gönüllü çağrısına çıkıldı. Birçok bakanımızla hangi illere gideceğimizi Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edip, adım atılması sağlandı. Kahramanmaraş havalimanına inmek istedik inemedik. Gaziantep Havalimanı’na zorlayarak inebildik. 8.15’te bir iki kere inelim diye zorladık. Gaziantep’te hepimiz kendi alanlarımıza devam ettik. 9.15’te Gaziantep’te gördüğüm ilk manzarada dedim ki, Allah böyle felaketi kimseye yaşatmasın. İlk arama kurtarma ekibi 9.30’da oradaydı. Yol ortadan bölünmüştü. Temas bir saatten sonra kesildi. Soğuk var. Orada o saatten itibaren mücadele başladı. Depremin merkezi Pazarcık’ın Eğirli Köyü’ne gitmeye çalıştık. İkinci depremle karşılaştık. Önümüzde bir araba takla attı. Şehre dönüp süreçleri takip etmeye çalıştık. Yıllardan beri Türkiye deprem hazırlıklarını sürdürüyor. 3-4 yıldır 106 üzerinde arama kurtarma ekibi yaptık. Aslında hazırlığımız İstanbul depremiydi. 2019’da yaptığımız hazırlıklardan biri Risk Azaltma Planı’na Kahramanmaraş’ta başladık. Planları bütün illere yönelik bitirdik. 2023 yılını afet tatbikat yılı ilan ettik. Mersin Akkuyu Nükleer Santral, dahil olmak üzere, hastaneler dahil olmak üzere 97 bin deprem tatbikatı yaptık. 620 bin afet gönüllüsü oluşturduk. Son 3 yılda hangi tecrübeyi yaşamışsak o sonucu sisteme aktarmaya çalıştık.

“20 BİNİN ÜZERİNDE ARAMA-KURTARMA YAPILDI”
Birimlere arama-kurtarma kapasitesi koyduk. Bunları yaparken önümüze koyduk, Türkiye afet bölgesidir. Bir kapasite anında harekete geçirildi. Jandarmasından polisine kadar, DSİ ve karayollarına kadar yetmedi, uluslararası sisteme kadar. Biz saat 5.30’da çağrıya çıktık, karşılık aldık 3-5 dakika içinde çağrıya çıktılar. Türkiye bu konuda depremi haber alır almaz, AFAD Merkezi’nde bu sistemi harekete geçirmiştir. AFAD’ın yaptığı kimin nereye gideceğini yönetmekti, hepsini yönlendirdi. Nasıl biz kendimizi deprem bölgesine atmak istiyorsak, arama kurtarma ekipleri de öyle. Doğal olarak tüm araçların 20 bin üzerinde arama kurtarma yapıldı.Bu depremin büyüklüğü, etkisi, bu depremin yıktığı binalar ve bu depremin özellikle yıktığı fay hattı esas itibarıyla ve biraz önce anlattığım koşullar havalimanlarının kapalı olması, telefonların çekmiyor olması, hava şartlarının ciddi şekilde etkilemesi evet bir zaman diliminde alana ulaşmayı zorlandırdı. Ama o insanlar yola çıktı. Gaziantep Havalimanı’na indiğimizde etki alanını görebildik. İkinci problem yaşadığımız ikinci depremdi. Deprem başka bir hatta daha yaygınlığa gitmiş oldu. Türkiye’de tüm itfaiyeler aynı anda harekete geçirildi.
class=”medyanet-inline-adv”>
Tüm kapasitemizi buraya aktardık. Bizim önceden planladığımız nerede ne yapacağımızı planladığımız. Elbette bir şeyler söyleyecekler. Bizim söylediğimiz bir tek şey var. Bu söylemler olacak. Ama biz acı bir rasyoneliteyle karşı karşıyayız. Bir taraftan arama kurtarma, bir taraftan cenazelerimizin definini yapmak zorundayız. Bazen 20 saat masanın başından ayrılamadım. Bütün bunları yaparken bir taraftan yalanla ilgilenecek zamanımız olmadı. Yapmak istediğimiz tek bir şey vardı vatandaşımızın karşısında dinç durmak. Çok gıda geldi yollar kapandı dendi. Bu çok normal bir şey. 3-4 gün ile gıda ve diğer lojistiklerin girişini engellemeyiz. 4-5 günden sonra depolara alır ve dağıtımını sağlamaya çalışırız.
class=”medyanet-inline-adv”>
“NE KADAR STK VARSA BURAYA AKTILAR”
Daha önce Elazığ, İzmir’de orman yangınlarında karşı karşıya kaldığımız modeldir. Burada ölçek çok büyük. 3 Hollanda büyüklüğünde. Bütün arkadaşlarımız her yerde aynı çabayı sevk etmek için büyük çaba sarf edildi. Dünyada hiçbir ülke bu kadar büyük bir depremde bu kadar kısa sürede yaygınlığı oluşturamaz. Ne kadar STK varsa, ne kadar arama kurtarma iş makinası varsa buraya aktılar. Hijyenden ekmeğine kadar tüm detaylarda eksiklikleri sağlamaya çalışan anlayış ortaya konuldu. Hiçbir panik, şaşırmışlık söz konusu değildir. Üzüntülüyüz, büyük kayıplar yaşadık. Medeniyetimizin en güzel şehirlerinde hem insanların yaşadığı hatıralar medeniyetlerin bıraktığı miraslar yerle bir oldu. Bizim millete karşı sorumluluğumuz var. Yöneticiler olarak biz dik durmak zorundayız. Ben Antakya’ya geldim, burayı deprem olarak tanımlamak doğru değil dedim. Antakya’da hasar oranı yüzde 51. Antakya’da 2 binadan biri bina şu anda yok. Binalar birbirine girmiş. Buranın sürecini içinde yaşamak başka bir şey.
BAKAN SOYLU’YU DUYGULANDIRAN OLAY
Burada çalışanların ‘Travmaya nasıl yardımcı olacağım?’ diye düşünmeleri inanılmaz bir durum. Bu deprem, bu süreç içerisinde bitmeyecek. Önümüzde 1 yıllık süreç var. 99 depremini hatırlıyoruz. El birliğiyle hareket edilmesi lazım. Bölgeleri dolaşıyorum. Hep birlikte koordinasyon içerisindeyiz. 13. gününe giriyoruz. 200 bine yakın çadır kurulmuş, 1 milyon şehirlerden tahliye edilmeye çalışılan. Şehirden tahliyeyi şunun için istedik, bir buçuk ay sonra yapılacaklar var. Buralar medeniyet bahçeleri. Bizden sonraki nesiller bu tabloyla karşılaşmayacak şehirlerle buluşacak. Bazen görülen tablolar karşısında insan olarak etkileniyoruz. Ben bir enkaz başına gittim Maraş’ta sabah. Teyzemiz beni gördü. Yüzüme baktı, ayağa kalktı. ‘Ne olur otur’ dedim. ‘Benim devletim gelmiş’ dedi. ‘7 cenazem var. Devletim gelince ayağa kalkmak zorundayım’ dedi. Bu ekip inanıyorum ki, milletimize mahçup olmadan, gelecekte böyle bir şey olduğu zaman bu yıkıntıyla karşılaşmayacak anlayış bırakacağımıza inanıyorum.
“HASAR TESPİTLERİ PAZARTESİ İTİBARIYLA TAMAMLANACAK”
class=”medyanet-inline-adv”>
Her bakanlığın kapasitesi var. Birlikte olduğumuz ayrı olduğumuz alanlarda oldu. Valiler, belediyeler ve diğer unsurları oraya çekiyoruz. Orada bir sistem oluşuyor. İlk andaki olaylardan şimdi farklı noktaya geldik. Şimdi çadır kentler var, sonra konteyner merkezleri olacak. Bu arada hasar tespitleri bizim için önemli. Pazartesi itibarıyla tamamlanacağını düşünüyoruz. Ev yapmakla kalmayacağız, şehri tarımdan üretime ayağa kaldırmak zorundayız. Bölgedeki insanlar bilsinler. Bu şehirde yaşayacak hiç kimseyi yalnız bırakmayacağız. Sayın Cumhurbaşkanım söyler hep, ‘İnsanları evine sokmadan, işine gitmesini temin etmeden o şehirden çıkamayız.’ Devlet burada yoktu demek, bu tanımlamayı tam anlamıyla yapmamak anlamına gelir. Özellikle definlerde hepimiz titizlikle davrandık. 688 kimliksiz cenazeler var. Birimler oluşturuldu, DNA’lar alınıyor, tespit yapılıyor. Mezarlık içerisinde ayrı yerlere gömdük ancak kimliklendirdikçe kimliklerini koymaya çalışıyoruz. Bir ara büyük gönderim söz konusu oldu. Sonra araç yoğunluğu görülünce, duralım anlayışı söz konusu oldu. 1 yıl boyunca yardımların devam etmesi gerekir. Devlet kendi kaynaklarından süreci yönetecektir. Özellikle gıda yardımı. Barınmada yardımcı olmak isteyenler olabilirler. Elbette ki kitaplara ihtiyaç var. Giysiye ihtiyaç var. Ama ikinci el yok. Buradaki vatandaşlarımızın 2. el kıyafete ihtiyacı yok.