Ancak bugün bu resimleri algılıyoruz, zamanın birçok fotoğrafçısı uygulamalarını bir sanat formundan ziyade bir ticaret olarak gördüler, bu da onların yakın topluluklarının dışındaki ortamda neler olup bittiğine genellikle habersiz oldukları anlamına geliyordu. “O zamanlar başka fotoğrafçılardan haberdar değildim. Sadece fotoğrafçılığı biraz para kazanmanın ve bir kariyere başlamanın bir yolu olarak gördüm” diyen Sory, insanların istedikleri gibi poz verdiğini de sözlerine ekledi. Sory’nin çalışmalarının çoğu, hiçbir zaman böyle bir amacı olmamasına rağmen, şimdi bize moda fotoğrafçılığı gibi görünüyor. Bissirou, “İnsanlar kendilerini özgür ve gururlu hissettiler ve bu onların giyim ve tavırlarında ifade edildi” diye ekliyor. “Bazen poz vermelerine yardım ettim ama kıyafetler kendilerine ait.”
Stüdyo fotoğrafçılığının ötesinde, bağımsızlık Afrika’daki kültürel alanın birçok yönünü etkiledi. 1966’da Senegal Devlet Başkanı Leopold Senghor, küresel siyah kültürünü kutlayan ilk modern etkinlik olan Dakar’da Birinci Dünya Zenci Sanatları Festivali’ni (FESMAN) düzenledi. Yeni bağımsız Afrika ülkelerinde sanatı anmak için bir fırsattı ve Afrika ve Afrika diasporasından 2.000’den fazla yazar, sanatçı ve müzisyeni içeriyordu. Checinska, “Kıtanın gelişmişliği sanattaki yaratıcılıkla kendini gösterdi” diyerek, “yaratıcılığın değişimi etkileme gücünün” festival boyunca açıkça görüldüğünü de sözlerine ekledi.
Bazı sanatçılar bağımsızlığı ülkelerinin uygulamalarını sorgulamak için de kullandılar. Lemi Gharioukwu’nun Nijeryalı müzisyen Fela Kuti’nin 1989 tarihli Beast of No Nation albümü için yaptığı kapak çalışması serginin başlangıcında sergileniyor. Sergi kataloğunda tarihçi Gus Casely-Hayford, “Beasts of No Nation, bağımsızlık sonrası kayıp politikacılar neslini, kaçırılan fırsatlara ve kırık hayatlara ağıt yakarak kınadı” diyor.
Kuti, bağımsızlık sonrası Nijerya’dan çıkan en etkili müzisyenlerden biri olarak kabul ediliyor ve müziği bugün hala sanatçıları ve politik sohbeti etkiliyor. “Albüm, kıtanın politikacıları ve iş çevrelerinde yaşadığı sakatlıkların ve acı hayal kırıklıklarının daha geniş kültürel zeminine dokundu, ancak aynı zamanda Afrika’nın yaratıcı sektörlerinin yorulmaz enerjisini ve hayal edilemez zorluklar karşısında güzel şeyler yaratmaya yönelik önlenemez dürtülerini de yansıttı. “