HABER MERKEZİ
Oluşturulma Tarihi: Eylül 15, 2025 11:52
NASA’nın Perseverance keşif aracı, Mars’ın Jezero Krateri’nde 2024 yazında aldığı bir kaya örneğinde olası yaşam izlerine rastladı. “Sapphire Canyon” adı verilen bu örnekte, Dünya’da genellikle mikrobiyal süreçlerle ilişkili iki mineral tespit edildi.
Florida Üniversitesi’nden astrobiyolog Amy J. Williams, “Bu minerallerin düzeni, yaşamın varlığına işaret eden bir biyoişaret olabilir. Ancak kesin konuşmak için örneklerin Dünya’ya getirilip gelişmiş laboratuvarlarda incelenmesi gerekiyor” dedi.
JEZERO KRATERİ: ANTİK BİR GÖL YATAĞI
Perseverance, eski bir nehirin göle aktığı Jezero Krateri’nde çalışmalarını sürdürüyor. Bu bölge, milyarlarca yıl önce Mars’ın en yaşanabilir alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Çünkü göl tabanı, Dünya’daki gibi mikrobiyal yaşamı barındırabilecek kimyasal koşullara sahipti.
Araç, Cheyava Falls adlı çizgili bir kayadan örnek alarak hem yüzeyi inceledi hem de sondajla derinlere indi. Sonuç, bilim dünyasında heyecan yarattı: “leopar benekleri” adı verilen benekli desenlerle süslü bir kaya parçası.
İKİ MİNERAL, İKİ FARKLI İPUCU
Perseverance’ın PIXL ve SHERLOC cihazları bu beneklerde iki mineral buldu:
Vivianit (demir fosfat): Dünya’da çoğunlukla organik maddelerin çürüdüğü ortamlarda görülüyor. Çamurlu göl tabanlarında ve bataklıklarda sıkça rastlanıyor.
Greijit (demir sülfür): Dünya’da, sülfatla enerji üreten mikroplar tarafından oluşturulabiliyor.
Her iki mineral de redoks gradyanı adı verilen, elektron alışverişine dayalı enerji üretim süreçleriyle bağlantılı. Dünya’da bu tip süreçlerin çoğu mikroplar tarafından yürütülüyor.
Williams, “Bir demir parçasının yağmur altında paslanması kimyasal olarak kendi başına olabilir. Ancak bazı redoks reaksiyonları o kadar yavaştır ki, canlılar olmadan gerçekleşmeleri neredeyse imkânsızdır” dedi.
YAŞAM MI, KİMYASAL TESADÜF MÜ?
Bilim insanları temkinli. Çünkü söz konusu mineraller yaşam olmadan da, örneğin yüksek ısı ya da aşırı asidik koşullarda ortaya çıkabiliyor. Ancak Cheyava Falls kayasında bu koşullara dair bir iz yok. Bu da biyolojik köken ihtimalini güçlendiriyor.
Buna rağmen araştırmacılar, tek başına mineral tespitlerinin yaşamın kesin kanıtı sayılamayacağına dikkat çekiyor. Williams, “Elimizde biyolojik süreçlerle uyumlu güçlü bir ipucu var. Ama kesin konuşmak için Dünya’daki laboratuvarların tüm imkânlarına ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
BEKLENMEDİK BİR KEŞİF
Bir diğer önemli detay, bulgunun nispeten genç kayalarda ortaya çıkması. Araştırmacılar, yaşam izlerinin daha eski Mars kayalarında bulunmasını bekliyordu. Bu keşif, Mars’ın düşündüğümüzden daha uzun süre boyunca yaşanabilir olabileceğini gösteriyor.
Yani Kızıl Gezegen, tahmin edilenden çok daha yakın bir geçmişe kadar mikrobiyal yaşam için uygun koşullara sahip olmuş olabilir.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Şimdi gözler, Perseverance’ın topladığı bu örneklerin Dünya’ya getirilmesinde. NASA ve ESA, 2030’lu yıllarda Mars Sample Return göreviyle bu örnekleri laboratuvarlara ulaştırmayı planlıyor. Ancak o zaman, bu “leopar benekleri”nin gerçekten mikrobiyal yaşamın izleri mi yoksa sıradan kimyasal reaksiyonlar mı olduğuna kesin yanıt verilebilecek.
Bilim insanları, eğer biyolojik köken doğrulanırsa, bunun “insanlık tarihindeki en önemli keşiflerden biri” olacağı konusunda hemfikir.
https://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/marstaki-yasam-izleri-ne-anlama-geliyor-astrobiyolog-acikliyor-42949215