• Sal. Eyl 30th, 2025

Final sendromu! – Hüseyin Şuekinci

ByAsuman Guclu

Eyl 30, 2025
Final sendromu! – Hüseyin Şuekinci

Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır.  Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

 

Futbolda gerek Milli takımlar gerekse kulüpler bazında yıllardır kayda değer başarımız yok.

2000 yılında Galatasaray’ın UEFA ve Süper Kupa şampiyonlukları ile A Milli Futbol Takımımızın 2002 Dünya Kupası ve 2008 Avrupa Şampiyonası’nda elde ettiği 3’lükler…

85 milyonluk nüfus ve harcanan yüz milyonlarca Avro’ya rağmen başarımız, toplamda 4 madalyadan ibaret.

Voleybol ve basketbolda ise özellikle kulüpler düzeyinde birçok başarıya imza atıldı.

Milli takımlarımız önemli dereceler elde etse de, Kadın Voleybol Milli Takımımız hariç altın madalya kazanamadı.

Bu yıl Dünya 2.’si olan Filenin Sultanları, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonaları dışında katıldığı organizasyonlarda altın madalya kazanmasını bildi.

Darısı diğerlerinin başına.

BASKETBOL VE VOLEYBOLDA ‘FİNAL’ SENDROMU

Bu yıl Basketbol ve Voleybolda önemli dereceler elde ettik.

Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı, EuroLeague’de 2. Şampiyonluğunu ilan etti.

Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda ise 12 Dev Adam 24 yıl aradan sonra finale kalarak Almanya karşısında son bölüme kadar önde götürdüğü maçta 2.’likle yetinmek zorunda kaldı.

Ay yıldızlılar 2010 Dünya Şampiyonası’nda da yine finalde kaybetmiş, Dünya 2.’si olmuştu.

Kadınlar Voleybol Dünya Şampiyonası’nda tarihinde ilk kez finale kalan Filenin Sultanları Dünya 2.’si oldu.

Erkekler Voleybol Dünya Şampiyonası’da ise Filenin Efeleri tarihinde ilk kez çeyrek finale yükselme başarısını gösterdi.

Bunları neden hatırlatma gereği duydum.

Şöyle;

Gerek voleybol gerekse basketbol şampiyonalarında Millilerimiz finale namağlup yükseldiler.

Ve her iki takımımız da harika bir performans sergiledi.

Her iki finali de trajik bir şekilde kaybettik.

Canları sağ olsun.

Her iki kupa da adeta avuçlarımızın arasından kaçınca ister istemez ‘neden?’ diye sorguluyor insan.

Bir bilene sordum.

FİNAL SENDROMUNUN KAYNAĞI

2002 Dünya Şampiyonasında ‘Türkiye Dünya 3.’sü olacak’ deseler, o dönem kaç kişi inanırdı buna?

Teknik heyet ve futbolcularımız dahil buna.

Gruptan çıkmak bile büyük bir zaferdi bizler için.

Ona inandırılmıştık çünkü…

Konuyu, Dünya 3.’sü olmamızda çok büyük katkısı olan, şampiyonada futbolcularımızı psikolojik olarak belli bir düzeye çıkaran dönemin A Milli Takımın mentorü Prof. Dr. Turgay Biçer’le konuştum.

Kısa ve öz cevaplar verdi kıymetli hocam. Sizlerle de paylaşmak istedim:

– Ben yıllardır bunu bir final sendromu olarak yorumluyorum. Çünkü bizim sporcuların kafa yapısında, zihin yapısında en büyük ideal, en büyük başarı, çoğunlukla final oynamak.

– Yani içinde bulunduğumuz koşullar, öz saygımız, öz güvenimiz, yetenek becerimiz ve yetkinliklerimizle ancak onu hayal edebiliyoruz.

ŞAMPİYONLUĞU HAYAL EDEMİYORUZ

 – Final oynadık mı ‘tamam başardık’ duygusuna kapılıyoruz. Böyle olunca da kazanmayı düşünemiyoruz, şampiyonluğu hayal edemiyoruz. Şampiyonluk bir fanteziye, bir ütopyaya dönüşüyor. Yani sanki biz ‘şampiyon olamayız, en fazla bu kadar oynarız’ gibi bir durum söz konusu oluyor. Dolayısıyla bu bir sıkıntı.

– Şampiyonluk genleri içimizde olsa da kafa yapısındaki şampiyonluk genleri henüz oturmuş değil.

– Bu anlayış sanatta, edebiyatta, tarihte ve birçok şeyde geçerli.

– Başarıda istikrar olmadığı zaman, maalesef bir tür yetersizlik duygusu, hatta zaman zaman aşağılık kompleksi de olabiliyor. Böyle olunca da istediğimiz performansı ortaya koyamıyoruz finallerde.

– Takım olarak da ancak bu kadarını başarabiliyoruz. Yenecek kuvvet, kudret, teknik donanımlar olsa da, o bilinçaltında el frenini çekiyoruz, yeter diyoruz.

– Şerefli ikincilikler hatta bronz madalya bize yetiyor. Üzülüyoruz, bir dahaki sefere diye kendi kendimizi avutuyoruz ama olmuyor ne yazık ki.

NE YAPILMALI?

– Küçük yaşlardan itibaren sporcularımızın zihinlerine, kök inançlarına ‘Şampiyon olabiliriz’ duygusunu ekmek.

– Şampiyon olmak için mükemmel olmanın şart olmadığını anlatmak.

– Disiplinli ve doğru çalışmanın yeterli olduğunu öğretmek.

– Kolektif bir bilinçaltı oluşturmak; şampiyonluğu doğal bir hedef haline getirmek.

Şampiyonluk genini, psikolojik olarak da ekmek lazım diyen Prof. Dr. Turgay Biçer, bunu başardığımızda “Her alanda dünyanın ilk üç ülkesinden biri olabiliriz” diyor ve ekliyor: “O vakit gerçek manada 2.’liklere üzülürüz, aksi takdirde şampiyonlukları hep ucundan kaçırırız.”

Başarı yalnızca fiziksel yetenekle sınırlı değil; zihnimizin inancı, beklentileri ve kolektif bilinci de sonuçları şekillendirir. Kuantum tezahür alanı kavramına göre, bilinçli düşüncelerimiz ve niyetlerimiz evrendeki olasılıkları etkiler. Eğer küçük yaşlardan itibaren sporcularımıza “şampiyon olabiliriz” bilincini aşılayabilir, bunu kolektif bir alışkanlık hâline getirebilirsek, tıpkı kuantum alanında olasılıkların tezahür etmesi gibi, başarı ve şampiyonluk da gerçek olur.

Bitireyim.

Finalde kaybetmek üzücü olabilir, ama esas mesele kayıpta değil, şampiyonluk bilincini oluşturamamakta.

Eğer küçük yaştan itibaren sporcularımıza “başarabiliriz” duygusunu kazandırabilir, özgüven ve kolektif bilinç geliştirebilirsek, artık finallerde “yetti” demeyeceğiz. Artık şampiyonluğu hayal edeceğiz, hedefleyeceğiz ve onu kazanmayı öğreneceğiz. İşte o zaman, sporda gerçek bir çığır açılmış olacak.

Aristoteles’e göre erdemler doğuştan değil, alışkanlıklarla kazanılır; adil olmak için adil eylemler yapmak, cesur olmak için cesur eylemler yapmak gerekir.

İşte tam da bu yüzden, Türk sporcularının finallere kalıp şampiyonluğu hayal edememesi, yalnızca yetenek eksikliği değil; şampiyonluğu zihinsel bir alışkanlık hâline getirememiş olmalarından kaynaklanıyor.

Finallere kalan değil, finalleri kazanan bir ülke olarak anılmak dileğiyle…

https://www.sozcu.com.tr/final-sendromu-p232492

By Asuman Guclu

Asuman, sporun hem sahadaki hem de perde arkasındaki yönlerine hakimdir. Büyük turnuvalar, futbol analizleri ve basketbol gelişmeleri başta olmak üzere sporseverlerin ihtiyaç duyduğu tüm içerikleri hazırlar. Spor kültürünü tanıtan özel yazılar da kaleme alır. Uzmanlık ve Beceriler: Futbol, basketbol ve voleybol üzerine derin analiz İstatistiksel değerlendirme ve maç yorumlama Röportaj ve saha haberciliği Spor psikolojisi ve performans araştırmaları Dinamik ve motive edici yazım dili