50 yılı aşkın bir süredir, özellikle 1979 İran devriminden bu yana ABD’nin Orta Doğu’daki politikalarının Suudi Arabistan, İsrail, Türkiye ve Mısır odaklı ilişkilere dayandığını yazan ABD merkezli Foreign Policy (FP), “Amerika’nın Ortadoğu’sunun Sonu” başlıklı çarpıcı bir analiz yazısı yayımladı.
Körfez ülkelerine yönelik bir Sovyet tehdidinin olmadığına, İsrail-Filistin arasındaki barış görüşmelerinin çöktüğüne dikkat çeken ABD basını, dünyanın ciddi değerlendirmeyi gerektiren değişimler yaşadığına vurgu yaptı.
Rusya, Çin, Hindistan ile yakın siyasi, ekonomik ve askeri ilişkiler geliştiren Suudi Arabistan, İsrail, Türkiye ve Mısır’ın Washington’dan bağımsız şekilde kendi yollarını çizdiği belirtildi.
Türkiye’nin son zamanlarda İsrail ve Körfez ülkeleriyle artan iş birliğine dikkat çekilirken İsrail, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın yeni bir aşırı milliyetçilik kültürünü teşvik ettiği ileri sürüldü.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Biden’la olduğundan daha sıcak kişisel ilişkilere sahip olduğundan söz edildi.
Petrolün oynadığı rolün çarpıcı biçimde değiştiği, ABD’nin Körfez bölgesinde ekonomik çıkarı olan tek dış güç olmadığı, Çin ile Hindistan’ın Körfez’le karmaşık ekonomik ve ticari ilişkiler kurduğundan bahsedilirken yazıda, “ABD’nin Suudi Arabistan, İsrail, Türkiye ve Mısır ile ilişkilerini yeniden değerlendirmesi, bölgedeki askeri ayak izinin azaltılması bağlamında gerçekleşmelidir” ifadeleri kullanıldı.