Bitcoin nedir sorusunu “sanal altındır” diye yanıtlamıştım. Altın bir madendir. İşin ilginç yanı Bitcoin üretimine de zaten “madencilik” (mining) deniyordu. Altın, asırlar boyunca hem “para” (money) hem de “para birimi” (currency) idi. Para, yalnız “nakit para” anlamına gelmez. Birisi hakkında bilgi verilirken “Onun çok parası var” dendiğinde, kişinin sadece bankalarda yüklü mevduatı değil, menkul ve gayrimenkul varlıkları olduğu da kastedilir. Altını olmak da parası olmaktır. Sikke haline getirilmiş altın ise “dolaşan para”dır. Eskiden yurt içi ve yurt dışı alışverişlerde kullanıldığı için dolaşan paraya Latincede “dolaşan/koşan” fiilinden türetilmiş “currency” denmiştir. Türkçede uygun bir sözcük bulunamadığı için buna “para birimi” deniyor. İktisatçılar “para miktarı ile milli gelir” arasında bir ilişki olduğunu keşfedince “dolaşmayan para” (altın) büyümeye engeldir sonucuna varıldı. Milli geliri (halkın refahını) hızla yükseltmek için “dolaşan” bir “itibari para” (Fiat Money) icat edildi. Altının alışveriş aracı olma özelliği kalmadı ama “servet biriktirme” niteliği tam yol sürüyor.
BITCOIN ZENGİNLERİ
“İhtiyaç, icadın anasıdır” denir. İnsanlar yaşamak üzere programlanmıştır. Yaşamak enerji tüketmektir. Çalışmak ise enerji üretmektir. Enerji kelimesinin iktisattaki karşılığı paradır. Yaşamak için enerjiye yani paraya ihtiyaç vardır. İyi yaşamak için de çok paraya. İnsanlar “çalışamaz” yani enerji üretemez hale gelmekten korkar. Çünkü parasız kalanlar sefil olur. İnsan, hem iyi yaşamak hem de geleceğini güven altına almak için bir an önce olabildiğince çok “enerji depolamak” yani zenginleşmek ister. Enerjinin (paranın) temel kaynağı emektir. Lakin sırf emekle büyük enerji biriktirilemez. Mutlaka başkalarının emeğiyle yaratılan enerjiden kendi cebine “aktarma” yapmak gerekir. Bunun en yaygın yöntemi, geniş tanımıyla hırsızlıktır. En masum yöntemi ise piyango bileti almak yani kumar oynamaktır. Bitcoin mucitleri, aslında “küresel bir kumarhane” kurmuştur. Burada kumar oynanabilmesi için de “Bitcoin” adında sanal bir “fiş” (chip) geliştirmiştir. Parayla satın alınan bu sanal fişin üretilebilecek miktarı matematik olarak sınırlıydı. Nedretinden dolayı değerinin artması bekleniyordu. Öyle de oldu. Böylece (altın gibi) durduk yerde fiyatı artacak bir “tasarruf aleti” yaratılmış oldu. Ancak fiyatı 10.000 katına çıksa da (bu işin üretimi ve ticareti ile uğraşanların kazançları hariç) Bitcoin “milli hasıla” yaratmaz. Ama her fiyat artışı sahibine bir “şahsi hasıla” sağlar. Bu bakımdan altına benzer.
DOLAŞMAYAN PARA SERVET DAĞILIMINI DEĞİŞTİRİR
Altın veya Bitcoin benzeri şifreli paralar “currency” değil “money”dir. Esas olarak atıl tasarruf aracıdır. Yatırıma dönüşmezler. Dolayısıyla milli gelir yaratılmasına aracı olma özellikleri yoktur. Bu nedenle başlıkta “altın yukarı-ekonomi aşağı” dedim. Yılbaşından beri Bitcoin’in fiyatı 93.500’den 113.000 dolara, altının gram fiyatı da 84’ten, 121 dolara yükselmiş. Parasını Bitcoin’e yatıranların serveti (milli gelir yani katma değer yaratılmadan) %20, altına bağlayanların ise %44 artmış. Bu veriler Türkiye’ye değil dünyaya ait. Bu dönemde dünya milli geliri muhtemelen %2.5, dünya milli serveti ise reel olarak %1 artmıştır. Toplam servet %1 artarken, altın ve Bitcoin yatırımcılarının serveti (tüm servetleri bundan ibaretse) %20 ile %44 arasında çoğalmıştır. Bu servet artışının kaynağı servetini arttıramayanların emeğidir. Gelir dağılımı niçin bozuluyor diye merak edenlerin dikkatine sunarım.
SON SÖZ: Nerede hareket, orada bereket.
https://www.sozcu.com.tr/altin-yukari-ekonomi-asagi-p231811