AYM Başkanı Zühtü Arslan: “11 yılda 555 bin başvurudan 425 bini karara bağlandı”

Bireysel başvurunun 11’inci yılı münasebetiyle Anayasa Mahkemesi’nde konferans düzenlendi. Konferansta konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Anayasa’nın kâğıt üzerinde kalan bir metin olmadığını, yaşayan, hukuk sistemini yönlendiren, her türlü kamusal tasarrufta gözetilmesi gereken hukuki bir belge olduğunu kaydetti. Arslan, anayasaların tüm ihtimalleri ve gelişmeleri tüketici şekilde düzenleyen metinler olmadığını belirterek, “Anayasanın metni statik, yorumu ise dinamiktir. Bu nedenle mahkemeler de doğal olarak anayasal hükümleri farklı şekillerde yorumlayabilmektedir. Bu bağlamda bireysel başvurunun uygulanması sürecinde Anayasa Mahkemesinin görevlerinden biri de anayasal hükümlerin yorumunda yeknesaklığın sağlanması suretiyle hukuk güvenliğinin temin edilmesi olarak ortaya çıkmıştır. Kuşkusuz diğer anayasal organlar gibi mahkemeler de önlerindeki uyuşmazlıkları karara bağlarken anayasal kuralları yorumlama yetkisine sahiptir. Bununla birlikte, yorum konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıktığında bunları giderme ve Anayasa hükümlerini nihai ve bağlayıcı olarak yorumlama yetkisi Anayasa Mahkemesine aittir. Esasen ancak bu şekilde Anayasa’nın farklı yorum ve uygulamalarının yeknesak hâle getirilmesi mümkün olabilir” dedi.

“2023’DE 52 BİN BAŞVURU KARARA BAĞLANDI”

Bireysel başvurudaki 11 yıllık tecrübenin bir başarı hikâyesi olduğunu vurgulayan Arslan, “Yaşanılan tüm zorlukları, demokratik hukuk devletine kasteden darbe girişimini, ardından ilan edilen olağanüstü hâli, salgın hastalıklar ve depremlerin ortaya çıkardığı olağan dışı durumları ve bunların da etkisiyle her geçen gün ağırlaşan iş yükünü düşündüğümüzde bu başarının daha da anlamlı olduğu anlaşılacaktır. Bu zorluklar arasında iş yüküne özellikle değinmek gerekiyor. Geride bıraktığımız 11 yıl içinde Mahkeme’ye 555 binden fazla başvuru yapılmış, bunun 425 bin kadarı, yani yaklaşık yüzde 77’si karara bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesinin önünde hâlen 130 bin civarında derdest başvuru bulunmaktadır. Mahkememiz geçen yıl yaklaşık 74 bin, bu yıl da şu ana kadar yaklaşık 52 bin başvuruyu karara bağlamıştır” ifadelerine yer verdi.

“ANAYASA MAHKEMESİ BİREYSEL BAŞVURUDA TEMYİZ MERCİİ DEĞİLDİR”

Bireysel başvurunun etkili bir şekilde yoluna devam etmesi onun olağan bir kanun yolu olmadığının, tersine ikincil nitelikte bir hak arama yolu olduğunun kabul edilmesine bağlı olduğunu belirten Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gerçekten de bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesi ne hak ihlali iddialarını doğrudan ve ilk elden inceleyen bir mahkeme, ne de bir temyiz merciidir. İş yükünün azaltılması ihlal kararlarının gereğinin yerine getirilmesine bağlıdır. Bu anlamda Anayasa Mahkemesinin verdiği bir ihlal kararından sonra, ihlalin kaynağına göre yasama, idare veya mahkemelerin bir yandan somut ihlali ortadan kaldırmaya diğer yandan da benzeri yeni ihlallerin engellenmesine yönelik tedbirler alması hayati derecede önemlidir. Bu yapılmadığında, çözüme bağlanmış aynı anayasal meseleye ilişkin tüm uyuşmazlıkların tekrar tekrar Anayasa Mahkemesinin önüne taşınması söz konusu olmaktadır. Bu durumun bireysel başvuru yolunun etkili bir şekilde sürdürülmesini zorlaştıracağı ise izahtan varestedir.Tam da bu nedenle bireysel başvurunun sağladığı kazanımların gelecek nesillere aktarılması sadece Anayasa Mahkemesinin değil, yasama organı ve mahkemeler başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarımızın ortak görevi ve sorumluluğudur.”

Yorum yapın