Bakan Fidan: İki devletli çözüme gitmezsek bu son Gazze savaşı olmayacak

“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME GİTMEZSEK BU SON SAVAŞ OLMAYACAK”

Dışişleri Bakanı Fidan, görüşmelerin esas itibarıyla ateşkes konusu etrafında sürdüğünü bildirerek, bunun oldukça önemli olduğunu ancak ateşkes sonrası Gazze’de ne olacak sorusuna da cevap arandığını belirtti.

Fidan, “Tabii ki mevcut sorunla alakalı daha büyük bir stratejik problemimiz var; o da bu sorunun kalıcı olarak nasıl nihayete erdirilebileceği meselesidir. Çünkü bütün Gazze savaşlarında her zaman şöyle bir problemimiz oldu; savaşlar başladığı zaman bizler hemen devreye giriyorduk. Ateşkes nasıl sağlanır? Daha fazla kan dökülmesinin önüne nasıl geçebiliriz? Önceliklerimiz hep bunlar oluyordu.” diye konuştu.

Bakan Fidan, “(Gazze’de) Bu trajediden ders çıkarmazsak, iki devletli çözüme gitmezsek bu son Gazze savaşı olmayacak. Başka savaşlar ve gözyaşları bizi bekliyor olacak.” ifadesini kullandı.

Ateşkesin sağlanması ve iki devletli çözüm için uluslararası kamuoyunun harekete geçmesi gerektiğini belirten Fidan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz Türkiye olarak çalışmalarımızı özellikle bu iki konuda yoğunlaştırdık. Hamas yetkililerine, özellikle iki devletli çözüm konusunda almaları gereken pozisyonun ne olduğuna, uluslararası toplumun onlardan ne beklediğine ilişkin görüşlerimizi dile getirdik. İsrail esas itibarıyla kendi amacını, kendi niyetlerini gizlemek için Hamas’ı sürekli bir öcü olarak kullanıyor. Uluslararası topluma Hamas’ı radikal, anlaşmaya yanaşmayan irrasyonel bir örgüt olarak sunuyor. İsrail böyle yaparak kendi asıl hedefini ve amacını kamuoyundan gizlemeye çalışıyor.

Şimdi bir defa İsrail’in şunu yapması lazım; demeli ki, ‘Ben, 1967 sınırlarını, uluslararası toplumun kabul ettiği sınırları kabul ediyorum. Benim başkasının toprağında gözüm yok. Bu sınırlar benim toprağım ve ben devlet olarak bu sınırlar içerisinde kalmayı kabul ediyorum. Başkasının toprağı ile ilgilenmiyorum, Filistin toprağına bakmıyorum’ demesi lazım. Ama İsrail bunları demiyor. Onun yerine ne diyor? ‘Ben tüm bütün bunları yapıyorum, karşımda Hamas var.’ diyor.

Oysa biz Hamas’a baktığımız zaman, iki devleti çözümü onlarla konuştuğumuz zaman bize şunu açıkça söylüyorlar; ‘Biz 1967 sınırları içerisinde kurulacak Filistin devletini kabul ediyoruz’ diyorlar. ‘Bizim tüm mücadelemiz de bu yöndedir’ diyorlar. Hatta bunun daha da ilerisine geçerek şöyle diyorlar: ‘Devlet kurulduktan sonra silahlarımızı Filistin ordusuna vereceğiz ve varlığımızı sadece bir siyasi hareket olarak sürdüreceğiz.”

“BÜTÜN FİLİSTİNLİ PARTİLER, 1967 SINIRLARI ESAS ALINARAK KURULACAK FİLİSTİN DEVLETİNE RAZI”

“İsrail’i de 1967 sınırlarını kabul etmeye davet etmemiz lazım” ifadesini kullanan Fidan, “Sadece Hamas değil, bütün Filistinliler 1967 esas alınarak kurulacak Filistin devletine razı. Peki İsrail 1967 sınırları içerisinde kalacak bir devlet olmayı kabul ediyor mu? Önemli olan budur. Ama İsrail toprak çalmaya devam ediyor. Bunu gizlemek için de Hamas’ı bahane gösteriyor. Herkese ‘Gazze’ye bakın!’ diyor, diğer taraftan da Batı Şeria’da toprak çalmaya devam ediyor. Uluslararası toplum artık uyanmalı ve bu iki yüzlülüğü görmeli!” değerlendirmesini yaptı.

Fidan, İsrail’in şu anda özellikle ilgilendiği tek konunun rehinelerin geri alınması meselesi olduğuna işaret ederek “Bu insani bir durumdur. Bu konuda biz de çok hassasız. Cumhurbaşkanı’mız rehinelerle ilgili olarak kendisine ulaşan talepler konusunda son derece hassas. Bu konuda hem istihbarat servisimize hem bizlere, gerekli çalışmaları yapma talimatı verdi. İsrail ile bu konuda temaslarımız var. İsraillilerden gelen, hatta başka ülkelerden gelen talepleri Hamas’a aktarıyoruz. Yani özellikle rehinelerin bırakılması konusunda temaslarımız devam ediyor.” diye konuştu.

Hamas’ın “rehinelerin bırakılmasıyla eş zamanlı olarak insani yardımların başlaması, Filistinlilerin tekrar kuzeye dönmelerine imkan tanınması” gibi talepleri olduğunu hatırlatan Fidan, bunun uluslararası toplumun da isteği olduğunu, Birleşmiş Milletlerde 150’den fazla ülkenin oylamasıyla bu konuda bir karar da alındığını ancak “İsrail’in bu tür taleplere karşı direndiğini” söyledi.

Fidan, “İsrail diyor ki: ‘Bana rehineleri verin. Ben ateşkes konusunda sana hiçbir güvence vermiyorum. Refah’a operasyon yapıp yapmayacağıma da tümüyle ben karar veririm!’. Tabii ki bu şartlar altında iki tarafın taleplerini uzlaştırmak gerçekten çok zor. Müzakereleri yürüten kardeşlerimiz ve bizler, bu konuda elimizden geleni yapıyor olmamıza rağmen bir şu ana kadar bir çözüm bulunamadı. Ama inşallah önümüzdeki süreçte bir çözüm bulunur.” temennisinde bulundu.

Savaşın bölgedeki diğer ülkelere de sıçrama, başka aktörlerin da savaşa müdahil olma ihtimalinin fevkalade önemli bir mesele olduğunu belirten Fidan, savaşın bölge ülkelerine yayılması ve toplumsal yayılma ihtimaline yani kızgın olan, artık ezilmişliğe Filistinlilerin çektiği acıya tahammülü kalmayan İslam toplumlarının yaşanan hadiseler karşısında gösterebileceği toplumsal reaksiyona karşı ilk günden itibaren dikkat çektiklerini ifade etti.

Fidan, “Nitekim protesto gösterilerinin sadece İslam toplumlarıyla ve Arap caddeleriyle sınırlı kalmadığını, Batı’da Amerika’da üniversitelere ve başkentlere de yayıldığını görüyoruz. Bu aslında bir toplumsal yayılma göstergesidir.” dedi.

Yorum yapın