AA
Oluşturulma Tarihi: Ekim 23, 2025 17:59
İstanbul’da “Yenidoğan Çetesi” davasını açan cumhuriyet savcısının ölümle tehdit edilmesine ilişkin 6’sı tutuklu 13 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması bugün görülüyor. Duruşma esnasında sanıklardan Mustafa Kemal Zengin’in “Savcı kumpas kurdu!” sözlerine davada müşteki sıfatıyla yer alan Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin “Haddini bil, devlet kumpas kurmaz!” diye bağırarak tepki gösterdi.
“Yenidoğan Çetesi” soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i tehdit eden Mustafa Kemal Zengin’in de aralarında bulunduğu 13 sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmada savunma yapan Mustafa Kemal Zengin “Ben Yavuz Engin’in odasındaki görüşme görüntülerinin hepsinin izlenmesini talep ediyorum. Gayet iyi niyetli bir görüşmeydi, bu olayda hastane sahiplerinin üzerine git hemşirelerin değil demek istedim” diye konuştu. Sanık savunma yaptığı sırada müşteki savcı Yavuz Engin sanığa, “Devlet kumpas kurmaz.Tutuklu yargılanıyorsun rahat ol sus” dedi.
SAAT 15.00’TE DURUŞMA YENİDEN BAŞLADI
Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülenve saat 11.00 sıralarında başlayan duruşmaya tutuklu sanıklar, bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatlarıyla Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin katıldı. Tutuklu sanık avukat Aylin Arslantatar duruşma salonuna alındığı sırada “Adalet tecelli edecek. Yavuz beni tutuklattın bu ülkede bir savcı avukata kumpas kurdu” şeklinde bağırdı. Duruşma saat 11.00 sıralarında kimlik tespitiyle başladı; verilen aranın ardından saat 15.00 sıralarında başlayan duruşma sürüyor.
‘KESİNLİKLE ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS YOKTUR’
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin, “Malatya doğumluyum, ben bu dosyanın sanığı değil, mağduruyum. Yavuz Çelik’i 15-20 yıldır tanıyorum, kendisi sevilen biridir, arkadaşımdır. Abisini de tanıyorum. Aylin Arslantatar’ı avukat olması nedeniyle tanıyorum, arkadaşlarım vasıtası ile tanıyorum. Aylin’in abisini de tanıyorum. Diğer sanıkları tanımıyorum, bir temasım olmadı. Ben geçen sene 11 Ekim’de jandarma tarafından evimde gözaltında alındım, 14 Ekim’de tutuklandım. Arkadaşım Yavuz Çelik bana bir arkadaşının tutuklandığını söyledi. Bana iyi bir ceza avukatı aradığını söyledi. Ben de Aylin Arslantatar’ı aradım. O da dosyayı inceledi, bana ‘Bu olayın savcısı çok yakın arkadaşım, benim bu davayı almam doğru olmaz’ dedi. Daha sonra bu olayı araştırırken, tesadüfen yenidoğan çetesi olayıyla karşı karşıya kaldım. Sonrasında ben tutuklandığımda Yavuz Engin bizi gözaltına aldı ve başına bizi servis etti. Araştırmayı, hastane çevremden tanıdıklarım vasıtasıyla yaptım. Yavuz Çelik’in yakınının 6 aylık bebeğinin uygunsuz işlemlerle başka bir hastanede, ölümünün gerçekleştiği hastaneye nakledildiğini öğrendim. Bunu öğrenince dehşete düştüm. 3-5 doktorun hastanelerle anlaşarak, yoğun bakım ünitelerini kiraladıklarını, bunu tek başlarına yapamayacaklarını düşündüm. Ancak suç, soruşturma savcısının hastane yönetiminin değil, sağlık çalışanlarının tutuklandığını öğrendim. Aylin Arslantatar’a savcıdan uzak durmasını, buradan pis kokular geldiğini söyledim. Arslantatar, bana müşteki Yavuz Engin’in kendisine sosyal medya üzerinden mesaj attığını, kendisini makamına davet ettiğini ve görüşmek istediğini söyledi. Ben ilk olarak gitmek istemedim ancak Arslantatar, müşteki Yavuz Engin ile yakın arkadaş olması ve annesini tanıyor olması nedeniyle görüşmek istedi. Ben de bu olayla ilgili bildiklerimi anlatmak için Arslantatar ile beraber Yavuz Engin’in yanına gittik. Savcının yanına geldiğimde, size başlarken, ‘Ben buraya herhangi bir olaya müdahil olmaya gelmedim’ diye başladım. Aylin Arslantatar’ın ısrarı üzerine geldiğimi söyledim. Ben dosyayla ilgili yaptığım araştırmadan bahsederken, konu Tuğçe Toptemel’e geldi. Savcı bana ‘Tugce Toptemel ile ilgili ne istiyorsun’ dedi. Ben de, ‘Yargılansın, beraat etsin’ dedim. Basına servis edildiği gibi bir durum asla olmadı. Ben de neden hastane sahiplerinin tutuklanmadığını sordum, raporları sorduğumda ise raporların gelmiş olmasına rağmen ‘Raporlar gelmedi’ dedi. Biz savcıdan müsaademizi isterken, savcı ‘Biraz daha oturun’ dedi. Kesinlikle öldürmeye teşebbüs yoktur, savcı beyin özel hayatıyla ilgili bir durum yoktur. Bende savcı beyin bir numarası yoktur, nasıl böyle birşey yapayım. Kimseyle ilgili bir bilgi talebim yoktur. Ben Yavuz Engin’in görüşme çıkışından sonra, Aylin Arslantatar’a, ‘Bu kişi senin arkadaşın değil, emin ol ki bizim görüşmemizi kayda aldı’ dedim.

‘DEVLET KUMPAS KURMAZ’
Savunma sırasında müşteki savcı Yavuz Engin ise, “Devlet kumpas kurmaz” diyerek Mustafa Kemal Zengin’e tepki gösterdi.
‘KONUŞMALARIM YANLIŞ ANLAŞILDI’
Sanık Zengin savunmasının devamında, “Gökhan Güler, Tuğçe Toptemel’i tanımıyor, dosya şişirilmek ve doldurulmak için bu iddialarda bulunulmuştur. Benim telefonum incelendi. Muhammet Emin Yıldırım ve Mert Yıldırım ile ilgili bir bağım olmamıştır, uzaktan yakından hiçbir bağım olmamıştır. Beydanur Danış ile Halil Emre Yılmaz sevgiliydi. Halil Beydanur’u darbetmişti. Beydanur’un avukatlığını Aylin Arslantatar yapıyordu. Ortada bir örgüt yoktur, kimsenin birbirini tanımadığı bir yerde nasıl örgüt olabilir.Benim buradaki çoğu kişiyle tanışıklığım yoktur. Bir örgüt olmadığı için ben de örgüt olamam. Tuğçe Toptemel’i tahliye ettiler ve savcının tutuklama talep etmediği kişiler firar etti. Bana itibar zedeleme suikastı yapıldı. Ben siyasetçiyim. Aylin Arslantatar beni Yavuz Engin’e müsteşar olarak tanıttığı için ben onu boşa düşürmemek için bu şekilde anıldım. Konuşmalarımın bir çoğu yanlış anıldı, ses kayıtlarıma montaj yapıldı. Makam odasında ‘Kalemin kırıldı’ cümlem, dosyada yapılan hatalardan dolayı Engin’in güven duyulmayan kişi olduğunu söylemeyi kastettim. Aylin hanım kime iyilik yaptıysa, ona kötülükle karşılık verilmiştir. Papa suikastı örneğiyle bir hataya düşmüş olabilirim ama aynı ideoloji karşısında insanların isyan edebileceğini vurgulamak için söyledim. Daha önceki ifadelerimde videoyu izlediğimde, uslubumun yanlış olduğunu söyledim” dedi.
MAHKEME BAŞKANINDAN SANIĞA UYARI
Duruşmada mahkeme başkanı, telefon inceleme tutanağında, Zengin’in sosyal medya hesabında Yavuz Engin’i arattığının belirlendiğini söyledi. Buna ilişkin sanık Zengin, “Olay sonrası merak ettim ve baktım ancak hesapları gizliydi” dedi. Zengin savunmasının devamında, “Ben bu olaydan önce dolandırıcılık suçundan 1-2 yıl hapis cezası aldım. Birinin dosyasına yardım istesem, önce kendi dosyama isterim. Biz Aylin Arslantatar ile cezaevinde fakslaşıyoruz, bizim bu konuyla alakamız olmadığını, bir tetikçi tutmadığımızı söyledim. Aylin bana neden tutukluyken Muhammet Emin Orhan’la alakalı bir faks gönderdiğini bilmiyorum. Ben Yavuz Engin’in odasındaki görüşme görüntülerinin hepsinin izlenmesini talep ediyorum. Gayet iyi niyetli bir görüşmeydi, bu olayda hastane sahiplerinin üzerine git hemşirelerin değil demek istedim.Örgütün ikinci görünmeyen lideri de savcıdır. Ben 1 senedir tek kişilik hücrede kalıyorum. Savcı bana kumpas kurdu” dedi. Savcı Yavuz Engin ise “Tutuklu yargılanıyorsun rahat ol. Şerefsiz suçlu, bana örgüt lideri diyor” ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin sesini yükselttiği sırada, mahkeme başkanı sanığa uyarıda bulundu.
‘ZENGİN BANA “BÜYÜKÇEKMECE SAVCISI ARKADAŞIN MI” DİYE SORDU’
Tutuklu sanık Mustafa Kemal Zengin’in ardından tutuklu sanık Aylin Arslantarar’ın savunmasına geçildi. Arslantatar savunmasında, “Bu dosyada olayın mağduru olduğum kanaatine varacağınıza inanıyorum. Sadece tanığı olabileceğim dosyada sanık olarak yer almak kötü. Mustafa Kemal Zengin’in abisinin oğlunun avukatlığını yaptım. Aileyle çok sık görüşüyorduk. Çok zor durumdalardı. Böylece arkadaş olduk. Mustafa Kemal Zengin ile 11 aydır tanışıyoruz. Ben burada duyduklarımın hepsini sizlerle öğreniyorum. Yavuz Engin ile çok fazla ortak arkadaşımız vardı. İstanbul’a tayini çıkmadan sosyal medyadan tanıştık. Sosyal medyadan isteği kendi göndermiştir. Ne kadar samimi olduğumuzu ispatlamak için 4 sayfadan ibaret konuşmalarımızı sunuyorum. Ben zengin bir ailenin oğlunun dosyasını almıştım onlar da bana yemek düzenledi. Mustafa Kemal Zengin de yemeğe katıldı. Zengin bana ‘Büyükçekmece Savcısı Yavuz Engin senin arkadaşın mı’ diye sordu. Ben de ‘Evet’ deyince bana Yavuz Engin’in tutuklu olan bir sanığın ailesinin tutukluluk nedeniyle kendisine kızgın olduğunu, Yavuz’un Bolulu olduğunu bildiklerini, ‘Biz de onun kızkardeşini korkuturuz’ gibi sözler söylendiğini anlattı. Mustafa Kemal Zengin’in bu anlattıklarına o gün yemekte olan herkes şahittir. Ben Mustafa Kemal Zengin’in bu sözlerine tepki gösterip çatal fırlattım ve ‘Sen ne demek istiyorsun. Kendim için değil sevdiklerim için korkarım’ dedim. ‘Ben yarın bunu Yavuz’a anlatacağım’ dedim. Bana bunu anlatan kişiyi Mustafa Kemal Zengin’i götürüp görüştürmem konusunda anlaştık. Hemen Zengin’i aradım ‘Ne biliyorsanız gelin anlatın’ dedim. Zengin, ‘Çok mu üzülüyorsunuz Aylin hanım’ dedi. Bende ‘Evet gelin gidelim anlatalım. Çayını içelim gidelim iyidir Yavuz’ dedim.” şeklinde konuştu. Arslantatar savunmasının devamında, “Ben bir tarafta değilim. Ne Mustafa Kemal Zengin ne de Yavuz Engin ikisi de benim arkadaşım. Hakkımda süphe yokken fiziki takip kararı alınmış. İyi ki takip kararı alınmış. Dosyada sanık olarak yargılanan kimseyle görüşmemin olmadığı tespit edilmiştir. Bir Cumhuriyet Savcısının yalan celişkili ifadeler verdigi ortada. Ben 22. Ağır Ceza’da Yenidoğan dosyasında mı yargılanıyorum. Ben doktor muyum, tıp mı bitirdim, üç hukuk bitirdim ben, ben onun arkadaşıydım. Evime ofisime neden arama emri çıkarttırıyor. Ben kendi elimle Mustafa Kemal Zengin’i getirdim. Ne hakkı vardı. Sen beni Büyükçekmece Adliyesi önünde nasıl çektirirsin.Sen kimsin Yavuz Engin. Kahraman olacağım, çete çökerteceğim dedin” ifadelerini kullandı.
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/yenidogan-cetesi-davasinda-savcidan-saniga-haddini-bil-devlet-kumpas-kurmaz-42993736