Sezon boyunca dünya çapında yankı bulan operalar, bale gösterileri, konserler, sergiler ve söyleşilerle sanatın tüm renkleri AKM sahnelerinde bir araya gelecek. Cumhuriyet coşkusunu, klasik müziğin zarafetini ve çağdaş sanatın dinamizmini buluşturan yeni sezon, AKM’yi bir kez daha Türkiye’nin kültür-sanat hayatının merkezine taşıyacak.
İstanbul’un kültür ve sanat kalbi Atatürk Kültür Merkezi (AKM), 2025-2026 sanat sezonuna merhaba dedi. Sezon boyunca dünyaca ünlü operalar, bale gösterileri, konserler, sergi ve söyleşilerle dolu bir program sanatseverleri bekliyor. Dünya sahnelerinde yankı bulan klasik eserlerin yanı sıra özel tematik konserler ve gösteriler AKM’de sanatseverle buluşacak.
Yeni sezon, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın (İDSO) “Denizbank Konserleri Sezon Açılış Konseri” ile başladı. Sezonun ilk konserinde İtalyan şef Antonio Pirolli yönetiminde sahne alan orkestra, müzikseverleri büyüleyici bir yolculuğa çıkardı.
İDSO sezon boyunca birbirinden önemli şeflerin yönetiminde gerçekleştireceği konserlerle sanatseverlere müzik ziyafeti sunacak.
CUMHURİYET RUHU AKM’DE
Yeni sezonda AKM, Cumhuriyet ruhunu sahneye taşıyan özel repertuvarla, Ekim ayı boyunca sanatseverlerle buluşacak. İDSO Denizbank Konserleri kapsamında 24 Ekim’de şef Hasan Niyazi Tura yönetiminde düzenlenecek olan Cumhuriyet Bayramı Konseri’nde henüz on sekiz yaşında olmasına rağmen kariyerini birçok değerli ödülle donatmış olan piyanist Can Saraç, Cumhuriyet’in ilk bestecilerinden Ulvi Cemal Erkin’in Piyano Konçertosu’nu yorumlayacak.
İDSO; 31 Ekim’de de Cumhuriyet döneminin Türk tango tınılarını AKM’ye taşıyacak. Şef Hakan Şensoy yönetimindeki orkestra eşliğinde solistler Ezgi Köker ve Tevfik Rodos Türkiye’nin erken dönem tango bestecilerine adeta bir saygı duruşu niteliğinde olan eserleri seslendirecekler.
26 Ekim’de düzenlenecek olan “İstanbul Filarmoni Orkestrası Cumhuriyet Bayramı AXA Türkiye Konseri”, Cumhuriyetimizin 102. yılı coşkusunu, müziğin birleştirici gücüyle buluşturacak.
Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Devlet Halk Dansları Topluluğu da Cumhuriyetimizin 102. yılını kutlama etkinlikleri çerçevesinde 29 Ekim’de “Zafere Doğru Cumhuriyet Doğuyor” adlı temsili AKM Tiyatro Sahnesi’nde sahneleyecek.
TRT İstanbul Radyosu Caz Orkestrası da şef Cem Tuncer yönetiminde caz tarihinin önemli bestecilerinin eserlerinden oluşan seçkin bir repertuvarla 30 Ekim Perşembe akşamı saat 20.30’da AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alacak. Klasik big band geleneğinin modern cazın renkleriyle buluşacağı konserde, orkestra swing’in enerjisini ve çağdaş düzenlemelerin zarafetini bir araya getirecek.
DÜNYANIN EN ÜNLÜ RESSAMLARININ SERGİLERİ AKM’DE
İstanbul Kültür Yolu Festivali’nde açılışı gerçekleştirilen “Salvador Dalí: Sürrealizmin Başyapıtları”, “Henri Matisse: Şekillerin Basitleştirilmesine Doğru”, “Şakir Paşa Ailesinin Beş Harikası” AKM’de yıl sonuna kadar görülebilecek.
AKM Galeri’de açılan “Salvador Dalí: Sürrealizmin Başyapıtları” sergisi, 20. yüzyılın en etkileyici ve sıra dışı sanatçılarından Salvador Dalí’nin hayal gücünün derinliklerine bir yolculuk sunuyor.
Modern sanatın öncülerinden Matisse’in yaratıcı dünyasının yansıması olan “Henri Matisse: Şekillerin Basitleştirilmesine Doğru” sergisi ise AKM Çok Amaçlı Salon’da sanatseveri farklı bir dünyanın içine alıyor.
Türk sanatının en etkileyici ailelerinden biri olan Şakir Paşa ailesinin beş önemli sanatçısının eserlerini bir araya getiren “Şakir Paşa Ailesinin Beş Harikası” sergisi ise AKM Müzik Platformu’nda sanatseverlerle buluşuyor. Türk modern sanatının gelişim sürecine ışık tutan sergide; edebiyat ile resim arasında kurduğu bağla dikkat çeken ve Halikarnas Balıkçısı adıyla tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı, Türk modern sanatının öncülerinden Fahrelnissa Zeid, Türkiye’de gravür sanatının öncülerinden Aliye Berger, Türk soyut ekspresyonizminin en önemli temsilcilerinden Nejad Melih Devrim ve modern seramik sanatının öncülerinden Füreya Koral’ın eserleri yer alıyor.
ÇAYKOVSKİ’NİN ÖLÜMSÜZ ESERİ “KUĞU GÖLÜ” AKM SAHNESİNDE
“Kuğu Gölü”, Pyotr İlyiç Çaykovski’nin bestelediği, klasik bale repertuvarının en ünlü eserlerinden biridir. Genç Prens Siegfried’in, kötü büyücü Rothbart tarafından kuğuya dönüştürülen Prenses Odette’e olan aşkını ve bu aşkın laneti bozma mücadelesini konu alır.
Bale, ilk kez 1877’de Moskova’daki Bolşoy Tiyatrosu’nda Julius Reisinger’in koreografisiyle sahnelenmiştir. Ancak asıl başarısını, 1895’te St. Petersburg’daki Mariinsky Tiyatrosu’nda Marius Petipa ve Lev Ivanov’un koreografisiyle kazanmıştır. Bu versiyon günümüzde de çoğu yapımın temelini oluşturur.
Türkiye’de ilk kez 1965’te Ankara’da, ardından 1971’de İstanbul’da sahnelenmiştir. İstanbul Devlet Opera ve Balesi, 2025-2026 sezonunda Ricardo Amarante’nin koreografisiyle eseri yeniden sahneleyecek.
İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ, KLASİKLEŞMİŞ YAPIMLARI SAHNEYE TAŞIYOR
İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), 2025–2026 sezonunda, sahne sanatlarının üç güçlü yapıtını Atatürk Kültür Merkezi’nde izleyiciyle buluşturuyor. Her biri kendi alanında ölümsüzleşmiş bu eserler; aşkın saf hali, insanlığın varoluşsal arayışı ve trajedinin estetik gücüyle izleyenleri büyülemeye hazırlanıyor.
Puccini’nin “La Bohème” operası, 19. yüzyıl Paris’inde geçen tutkulu bir aşkı ve dostlukla örülü bohem yaşamı konu alırken, gençliğin coşkusu ve hayatın kaçınılmaz gerçekleri arasında duygusal bir yolculuk sunuyor. Puccini’nin unutulmaz melodileriyle hayat bulan karakterler, izleyiciyi hem umutlandırıyor hem de derinden etkiliyor.
Ahmed Adnan Saygun’un “Gilgameş” operası ise insanlığın ilk yazılı destanını sahneye taşıyarak, bilgiye ulaşma arzusunu ve varoluşsal sorgulamaları tasavvufi bir derinlikle ele alıyor. Doğu’nun ezgiselliği ile Batı’nın çok sesliliğini harmanlayan bu epik opera, Caner Akın’ın yenilikçi rejisiyle sahnelenerek Türkiye’de opera sahnesinde görsel anlamda devrim niteliğinde bir yorum sunuyor.
Prokofyev’in “Romeo ve Juliet” balesi, klasik balenin zirvesinde yer alan bir başyapıt olarak sahneye dönüyor. Shakespeare’in ölümsüz trajedisini Prokofyev’in güçlü müziği ve Ricardo Amarante’nin İstanbul Devlet Opera ve Balesi dansçıları için hazırladığı özgün koreografiyle yeniden yorumlayan eser, aşk, nefret ve fedakârlığın büyüleyici bir dans diliyle anlatıldığı bir şölen sunuyor.
İDOB, bu üç eserle birlikte sahne sanatlarının evrensel gücünü, tarihsel ve duygusal derinliklerini izleyiciye yeniden hatırlatıyor. Aşkın zarafeti, arayışın felsefesi ve trajedinin çarpıcılığı; müzik, opera ve dansla sahnede can buluyor.
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU’NDA SANATIN COŞKUSU BU SEZON DA SÜRÜYOR
İstanbul Devlet Tiyatrosu, bu sezon sahnede sadece sanat değil; bireyin iç dünyasındaki çatışmaları, adalet arayışını ve insan ruhunun kırılganlığını da konu ediniyor.
Kapıların Dışında” adlı oyun, İkinci Dünya Savaşı sonrası sakat ve ruhen yıkılmış Alman asker Beckmann’ın, savaşın ve kayıpların ardından kendi benliğinden ve değişen toplumundan yabancılaşmasını, çaresizlik ve yalnızlık içinde “bütün kapıların dışında” kalışını anlatıyor.
“Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı” ise, hukukun işlemediği totaliter rejimlerde suçun herkesin üzerine rastgele bulaşarak anonimleşmesini ve suç kavramının keyfi bir biçimde yozlaşmasını metaforik bir dille ele alıyor. Oyunda, bir suikastçının suç ortaklarını itiraf ettirmeye çalışırken, suçsuz insanlarla birlikte aynı hücreye kapatılması ve itiraf edilene kadar kimsenin dışarı çıkamaması üzerinden adaletin çarpıtılması ve bireyin baskı altındaki konumu sorgulanıyor.
Her iki oyun da savaşın ve totaliter baskının birey üzerindeki yıkıcı etkilerini, suç, adalet, yabancılaşma ve umutsuzluk temalarıyla güçlü biçimde gözler önüne seriyor.
AKM’DE SANATIN TÜM RENKLERİ BU SEZON BİR ARADA
AKM’de sezon boyunca birçok klasiğin yanı sıra tiyatrodan operaya, halk müziğinden özel temalı konserlere kadar sanatın tüm renklerini bir araya getirecek. AKM bu sezonda da yalnızca sahne sanatlarıyla değil; resim, fotoğraf, çağdaş sanat, söyleşi ve çocuk atölyeleriyle kültür-sanat hayatının tüm alanlarına hitap etmeyi sürdürecek.
https://www.sabah.com.tr/kultur-sanat/2025/10/21/akm-yeni-sezonda-istanbulun-kultur-sanat-nabzini-tutacak