Dusan Alimpijevic: Beşiktaş tarihine geçecek işler yapmak istiyorum | Sinan Erdem mi, Akatlar mı? | Unutamadığı 3 maç | Quiz

Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Beşiktaş Emlakjet’in Sırp başantrenörü Dusan Alimpijevic, Spor Arena’ya konuk oldu.

Gamze Türk’ün sorularını yanıtlayan 38 yaşındaki çalıştırıcı; takımın oluşma aşamalarını, transfer politikalarını, EuroCup yarı finaline uzanan başarılarının sırrını, taraftarlarıyla arasında oluşan özel bağı, en unutamadığı maçı, hayatının en mutlu anını, hayal kırıklıklarını ve çok daha fazlasını anlattı.

DUSAN ALIMPIJEVIC’IN TÜM AÇIKLAMALARINI İZLEMEK ÇİN – TIKLA

Alimpijevic’in sorularımıza verdiği cevaplar şöyle;

– Sıfırdan bir takım kurdunuz. Geçen sezondan farklı bir Beşiktaş izliyoruz. Takımı oluştururken önem verdiğiniz, odaklandığınız şey neydi?

Yani, ilk olarak kulübün her seviyedeki başarısı sadece ben koç olduğum için değil.
Başkanın, yöneticilerin ve yönetim kurulu üyelerinin ve Genel Menajerimiz, yönetimimizin, kulüp çalışanlarının, son olarak da ekibimin desteği olmadan sıfırdan inşaa etmek kolay değil.
Ve gerçekten başardık. Sıfırdan başladık.
Benim için her zaman önemli olan şey çalışkan, harika karakteri olan, iyi davranışları olan, açık fikirli, kendini daha iyi olmak için değiştirmeye hazır ve bize de daha iyi olması için değiştirmemize izin veren insanlara sahip olmak.
Çünkü bilirsiniz, hepimiz değişiyoruz.
Eğer akıllıysanız zaten her gün, her hafta, her ay, her yıl daha iyi olmak için değişirsiniz.
Benim kendim için de yaptığım şey bu. Bir ay, bir yıl öncekiyle aynı koç değilim. Oyunculardan istediğim şey de bu. Eğer böyle oyuncular da bulursam mutlu olurum. Bu başarılı olmak için şansımız olduğu anlamına gelir.
Her şeyin üstünde de tabi atmosfer var, iyi atmosfer sonuç getirir.

– Bir röportajınızda “Hedefim stabil bir sistem oluşturmak. Kimse kulüpten daha büyük değildir. Sadece ihtiyacımız olanı getirebiliriz” dediniz. Takımdaki oyuncuların seçimi konusunda nelere dikkat ediyorsunuz?

Kesinlikle. Kimse kulüpten büyük olamaz. Beşiktaş hepimizden büyük. Bu ana kural. Sistem her zaman kişilerden üstündür.
Tabii ki bu oyuncuların oyunu, tabii ki bazı karşılaşmalarda bir adım öne çıkacak kişiler olacak, iyi bir rolle, iyi oyunla, büyük puanlarla…
Ama bugün 2-3 isim olur, bir diğer oyunda başka isimler olur.
Ana şey sistemin tutarlı olması. Oyuncular günlük, haftalık ya da her oyunda değişebilir. Ama gerçekten iyi insanlardan oluşan, istediğimiz grubu bulduğumuzu düşünüyorum.

– Tek maç eleme usulünde hem Gran Canaria hem de Hapoel’i deplasmanda yendiniz. Bunun sırrı ne?

Şunu söyledim ve oldu diyebileceğimiz sihirli bir değneğimiz yok.
Birkaç şey var. İlk olarak karakterli oyunculara, ikincisi de harika işler çıkaran ekibe sahip olmak. Ekibimin hepsi oyuncu buluyorlar, çok güzel bir hazırlık yapıyorlar. Hep birlikte yapıyoruz ama Buğra, Sinan, aynı zamanda Dorde da bizimle, harika bir iş çıkarıyorlar. Fizik koçumuz Marko kendi payına düşeni çok iyi hallediyor.
Ve bilirsiniz, dinlemeyi seven oyunculara sahip olduğunuzda bizim onlar için en iyisi olduğunu düşündüğümüz şeyleri yapıyorlar.
O zaman da çalışmak kolaylaşıyor.
EuroCup’ta bu sene çok zorlu bir rekabet var.
Sezon başında en az 6-8 takımın, “Euroleague’e gitmek istiyoruz” dediklerini duyduk.
Bütçe açısından, onların açıklamaları açısından, organizasyonlar ve lojistikleri açısından 6-8 takım Euroleague’de olmaya hazır diyebiliriz.
Hapoel bu yıl için büyük bir bütçeye sahip.
Kimse Play-off dışında kalan Venezia hakkında konuşmuyor.
Gran Canaria’yı geride bıraktık. Sahip olduğumuz bir diğer ölçek de London ve Paris ekiplerinden biri elenecek.
Biliyorsunuz ki bunun için yatırım yaptık, Final Four’dayız.
Ve tek maçlık eleme usulünden çıkabildiğimiz için mutluyuz.
En azından Sinan Erdem’de bir maç daha taraftarlarımızla olabileceğiz.

– Finalde takımı izleyebilecek miyiz?

Adım adım gideceğiz. Oyuncularıma ve kulüpteki herkese şimdiden sakin kalmaları gerektiğimi söyledim. Mütevazı olmalıyız ve sahip olduğumuz fırsat için minnettar olmalıyız.
Sadece şu ana kadar yaptığımız gibi savaşacağımıza söz verebilirim.
Takımdan sadece bu zorlu takvimde sağlıklı kalmalarını ve fiziksel olarak hazır olmalarını isteyebilirim.
Onun dışında Tanrı yardımcımız olsun. Göreceğiz.

– Karşılaşma Sinan Erdem‘de olacak. O atmosferi düşündüğünüzde neler hissediyorsunuz?

Gerçekten taraftarların yarattığı o harika atmosferde oynamaktan mutluyum. Fenerbahçe’ye karşı oynadığımız karşılaşma çılgıncaydı. Böyle bir şey daha önce hissetmemiştik. Kendi kariyerimde de uzun zamandır hissetmedim. Ve inanıyorum ki oradaki tüm insanlar da bunu hissetti. Sırbistan’da benzer şeyler yaşama şansım olmuştu. Ama Beşiktaş taraftarlarının o karşılaşmada yarattığı şey harikaydı. Çok eğlendik ve tribünden gelen enerjiyi hissettik. Taraftarların oyuncuların şu ana kadar yaptıkları işe saygısını da hissettik ve o saygıyı onlara savaşımızla, tutkumuzla, ruhumuzla geri vermek istedik. Ve gerçekten bu armaya duyduğumuz saygıyı da göstermek isterdik. Bizi desteklemeye gelen tüm taraftarlarımıza saygı duyuyoruz. Sinan Erdem’e gideceğimiz için mutluyum, bildiğim kadarıyla biletler tükendi, çok yakın olduğumuzu düşünüyorum.

– Taraftarlar sizi çok seviyor. Aranızdaki bu bağlantı nasıl oluştu?

Bilmiyorum. Onlara sormalısınız. Aslında bu karşılıklı bir şey. Onlar benim enerjimi hissediyor ben de tribünün enerjisini hissediyorum. Bu gerçekten beni mutlu eden bir şey. Ben o enerjiyi yiyen, emen biriyim. Aynı zamanda her maçta, antrenmanda yüzde yüzümü verdiğimin de farkında olduklarına inanıyorum. Bu işten gerçekten keyif alıyorum. Şu ana kadar 1 milyon kez sahaya çıksam bile… Sahaya adım attığım bir an bile mutlu olmazsam genç olsam bile bırakırım. Bunu söyleyen ilk insan ben değilim. Birçok koçun benimle aynı şeyi söyleyeceğini düşünüyorum. Gerçekten, keyif alıyorum ve onların da bunu hissettiğini düşünüyorum. Buna gerçekten önem veriyorum. Gerçekten bu kulüp tarihine geçecek büyük işler yapmak istiyorum. Eğer yanılmıyorsam şimdiden kulüp tarihindeki ilk yarı finale kalmayı başardık.

– Taraftarlar maç esnasında bir şey söylediğinde duyuyor musunuz?

Dürüst olmak gerekirse sahaya odaklanıyorum. İyi şeyleri duymadığım gibi kötü şeyleri de duymuyorum, kesinlikle bana söyleyecekleri kötü şeyler de vardır. Ama ismimi bağırdıklarına anlıyorum çünkü bilirsiniz ismimin söylenişi kolay değil. Benim özel çünkü Türkiye’deyim, yabancı bir ülkedeyim ve insanlar buraya gelip ismimi söylüyor. Buna derinden saygı duyuyorum. İnanıyorum ki Sinan Erdem’de harika bir atmosfere sahip olacağız.

QUIZ

Akatlar mı Sinan Erdem mi?
Zor. İkisinin de kendi avantajları var. Beni yakaladınız. Akatları seviyoruz çünkü burada antrenman yapıyoruz, daha sıcak bir atmosferi var. Taraftarlar sahaya daha yakın olduğundan daha sıcak bir atmosfer oluşturabiliyorsunuz. Buranın daha korkutucu olduğunu düşünüyorum. Ama Sinan Erdem’in 16-17 bin kişilik bir kapasitesi var. Hadi Sinan Erdem diyelim.

Belgrad mı İstanbul mu?
Belgrad demeliyim. Ama eğer üçüncü bir yer söyleyeceksem, üçüncü şehir İstanbul olur. Çünkü burayı çok seviyorum. Eminim ki burası benim evlerimden biri olacak.

Unutamadığınız maç?
3 tane söyleyelim. Birincisi Kızılyıldız ile Madrid’de Real Madrid’e karşı oynadığımız karşılaşma. Real Madrid’i evinde tarihimizde ilk defa yendik. Büyük bir galibiyetti. İkincisi Partizan’a karşı EuroCup 2018 finallerinde Bursa ile oynadığımız karşılaşma. 20 bin insan vardı. Ve Beşiktaş-Hapoel karşılaşması. 21 sayı gerideyken dönüşümüz.

En üzüldüğün maç?
Dürüst olmak gerekirse her kayıptan sonra acı çekiyorum. Ama bu koçluk bir şey. Kimse yenildiğimizde koçtan fazla acı çekemez veya kazandığımızda mutlu olamaz. Tabii oyuncular da üzülür, evlerine gider, biraz takılır, yarın yeni bir gün olur. Ama koç o kayıpla çok fazla gün yaşar. Ben kişisel olarak her kayıptan sonra acı çekiyorum ama dürüst olmak gerekirse 1-2 gün sonra bunu aşıyorum ve bir daha geçmişe bakmıyorum. Her kaybediş bir ders, sadece devam etmeliyiz.

Hayatındaki en mutlu an?
Oğullarımın doğduğu gün.

En büyük hayal kırıklığın?
Bu yaz oldu.

Ne oldu?

Herkes ne olduğunu biliyor. Profesyonel bir şey.

Favori yemeğin?
Türk yemeği çok fazla var. Türkiye’de köfteden başlayarak, en basitleri bile pide gibi lahmacun gibi çok seviyorum. Ama Türk yemekleri hakkında en sevdiğim şey mezeler. Masamda mezeler olduğunda ana yemek bile yemiyorum. Çünkü sadece mezeleri yiyebilirim ve ben 10 farklı meze söyleyen biriyim.

Bir meze seçebilir misin?
Çok fazla krema koyduğunuz, adını bilmiyorum beyaz krema ve biraz acı.

Atom diye düşünüyorum.
Peynirlerinizi çok seviyorum. Neydi o peynir?

Ezine peyniri.
Evet. Ezine peyniri. Her zaman buzdolabımda. Yani Türk yemeklerinin canına okuyorum. Aynı zamanda mantıyı çok seviyorum. Mantının da canına okuyorum. Ama Sırbistan’da en iyisi kuzu. Tüm kuzuyu pişiriyoruz. Cevapi ya da Pljeskavica diyebilirim burger ya da bizim tarzımızdaki köfte. Ama benim için en iyisi kuzu, kuzuyu hazırlayış şeklimiz. Köy evimde çok zaman geçiriyorum. Şehirde zaman geçirmekten hoşlanmıyorum. Her boş vaktimi köye giderek değerlendiriyorum. Köyde çalışmaktan da hoşlanıyorum. Kuzuyu hazırlayış şeklimiz çok özel.

Peki tatlı?
Tatlı, beni yakaladın. Gülmeye başladılar çünkü biliyorlar. Çünkü aynı zamanda tatlıların da canına okurum. Her şeyi çok seviyorum. Her çeşit baklavayı ama Gaziantep’te yediğim baklava her şeyin üzerine çıktı.

Fıstıklı baklava mı?

Evet, fıstıklı ve içinde dondurmayı da seviyorum. Ama aynı zamanda trileçe, sütlaçı da seviyorum. Neydi o puding gibi ama değil.

Profiterol
.
Profiterol. Ama kekleriniz falan yemeklerin ve iyi yaşamın ustasısınız. Hayattan zevk almayı seviyorsunuz, ülkece biliyorsunuz.

Çay mı kahve mi?
Kahve. Espresso. Herkes bilir ben bir kahve bağımlısıyım. Nereye gidersek kahve makinemizi de götürürüz, kendi kahvemizle. Sabah rutinim var. İlk olarak bir bardak suya limon ve bir kaşık bal, sonrasında bir espresso. Gün boyu da espressoyla devam ederim.

Sorularımızın sonuna geldik. Türkçe bir şeyler söyler misin?
Benim Türkçem iyi değil. Öncelikle zor bir dil. Ama basit şeyler, günaydın, güle güle, nasılsın gibi şeyler. Biri bana sorduğunda basit şeyleri biliyorum. İnsanlara teşekkür etmeyi de biliyorum. Ama benim için ana kelime, bildikleri için gülüyorlar, geldiğimde ilk öğrendiğim kelime kürdan oldu. Kürdan her yemekten sonra alırım. Herkes buna gülüyor çünkü ilk öğrendiğim şey teşekkür ederim değil günaydın değil kürdan oldu.

Keyifli seyirler, yorumlarınızı bekliyoruz.

00:00 Açılış
00:20 Bu takım nasıl oluştu?
01:54 Transferler neye göre gerçekleşiyor?
02:58 EuroCup galibiyetlerinin sırrı ne?
05:08 Yarı finalde neler göreceğiz?
05:51 Dolu tribünlerin yarattığı atmosfer neler hissettiriyor?
07:15 Taraftarlarla arasındaki bağ nasıl oluştu?
09:31 Akatlar mı, Sinan Erdem mi?
10:04 Belgrad mı, İstanbul mu?
10:22 En unutamadığı maç?
11:07 En üzüldüğü maç?
11:56 Hayatında en mutlu olduğu an?
12:02 En büyük hayal kırıklığı?
12:18 En sevdiği yemek?
15:20 Çay mı, kahve mi?
15:51 Bildiği Türkçe kelimeler
16:47 Kapanış

Yorum yapın