• Pts. Eki 6th, 2025

Plaza filozofları – İK/Yeni Ekonomi Haberleri

ByOzge Memis

Eki 6, 2025
Plaza filozofları – İK/Yeni Ekonomi Haberleri

TEKNOLOJİ, baş döndüren bir matrix. ‘Nimetleri’ diye başlasak liste uzar gider. Ama o listeye; her gün insan emeğine ihtiyaç duyulmadan halledilen işlerin eklendiği de unutulmamalı. Özellikle de robotik ve yapay zekânın beslediği, çok iyi yönetilmesi gereken iki ucu keskin bir kılıç var ki gün geçtikçe boyutları büyüyor. Devasa bir ‘samuray kılıcı’. İnsan eliyle yapıldı ve özenle bileylendi; mükemmellik yolculuğunun ise sonu yok. Gösterişli, göz alıcı, seksi. Herkes ona sahip olmak istiyor. Yaşamı yontuyor, yeniden şekillendiriyor ama gardını almayanlar için keskin uçları can yakıyor.

Teknolojinin dönüştürdüğü yeni düzen, insanın sorularını önceden bilemediği bir sınav. Bu belirsizliğin en büyük faturası ‘ayak uyduraramamak’ ya da ‘mesleğini kaybetmek’, ‘demode kalmak’ gibi görülebilir. Oysa hepsini kapsayan ve fark etmeden ilerleyen sinsi bir toplumsal tümörü de büyütüyor teknoloji; mutsuzluk. Mutsuzluk, faturası ağır bir gri alan. Her şeye sahip olmanın yarattığı ‘eksiklik’ hissi… Kimilerine göre çağın pandemisi. Bugünün profesyonelleri için adeta salgın hastalık kadar hızlı yayılan büyük bir sağlık sorunu.

YAKASI, SEKTÖRÜ FARK ETMİYOR

Yakasının rengi fark etmiyor. Ya da sektörü hiç önemli değil. Kendi sosyo-ekonomik çerçevesinde herkes farklı dozlarda bu sorunla boğuşuyor. Dünya kitlesel olarak böyle girdaplara daha önce de girdi. Her birinin ardından savaşlar oldu, meydanlar kana bulandı. Yani insanlık sıfırlanarak bu derdin üstesinden gelmeyi deneyimledi. Ama bu çağ öyle değil. Savaşlar farklı yaşanıyor. ‘Kim kimi daha önce mental olarak tüketebilir’ yarışı var. Bu ticaret hayatı için de geçerli, kariyer hayatı için de… Resmi görenler, deneyimlerden dersler çıkaranlar teşhisi koydu. Gardını erken almaya başladı. ‘Mutluluk işgal edilemez’.

90’ların şirketleri meseleyi müşterileri mutlu etmek olarak algıladı. Bu karta oynadı. Bugün ise ‘çalışan’ kartı ‘müşteri’ ile kafa kafaya hatta önde de denilebilir. 2000’lerin ilk yıllarında çalışana ‘iç müşteri’ diyerek meseleye yine ‘kâr’ gözüyle baktılar. “İç müşteri mutlu olursa dışardakini de mutlu eder, bu sizi satışa, oradan da kâra götürür” dedi danışmanlar. Ama olay o kadar basit değil. Çalışana salt insan olarak bakmak, ruhuna iyi gelecek bir ortam hazırlamak direkt şirketin sürdürülebilirliğinin garantisi gibi artık.

‘KESİNLİKLE İHTİYAÇ’

Çalışanın ruhuna hitap eden şirket nasıl olacaksınız? Fırtınada gemiyi yüzdüren yetenekli liderlerle mi, yoksa çift anadal yapmış parlak mühendislerinizle mi? Belki de Londra’nın en havalı ekonomi okulunu dereceyle bitirmiş, üstüne dünyanın en yaygın hızlı tüketim şirketinde orta kademe liderlik deneyimine sahip sahanın dahileriyle öyle mi?

Artık bunların hiçbiriyle ‘mutlu’ olunamayacağını keşfeden patronlar var. İşin felsefesinin peşine düşenlerden bahsediyorum. Bu yüzden de son dönemde hangi beyin avcısıyla konuşsam ‘Şirketler psikoloji, sosyoloji, felsefe bölümlerinden mezun adayları değerlendirmeye başladı’ diyor.

Yani şirketler filozofların peşinde. Ben onlara sembolik bir isim verdim: Plaza filozofları.

Onlarca şirkette yönetim kurulu masasının başında oturan Fatih Tamay ile geçtiğimiz günlerde bir araya gelince fırsatı kaçırmadım. “Artık plazalara, fabrikalara felsefeciler, psikologlar, sosyologlar mı gerekiyor, böyle bir ihtiyaç mı var” dedim.

“Kesinlikle evet, ihtiyaç var” dedi ve ekledi:

“Zaten mühendislere ihtiyaç azalmaya başlıyor. Yapay zekâ devrimi yanlış anlaşılıyor. Dataları daha iyi değerlendiren, çoğu insanın yaptığı tekrarlayan işleri üstlenen bir yapay zekâ algısı var. Teknik işlere ihtiyacı azaltıyor. İnsanlar daha az çalışıyorlar belki ama daha mutsuz hale geliyorlar. Ben mentorluk yaptığım gençlere diyorum ki seçmeli ders alırken psikoloji alın. Psikolojiyi bilen birinin daha iyi yönetici olma ve yönetim mozaiğini birleştirme yeteneği artıyor. Genç ve orta yaş kuşakta ciddi mutsuzluk var. Özellikle plazalarda, dikey yapılarda çalışanların yapacakları işler çok mekanik. Onları canlandıracak kişilere ihtiyaç var.”

Plaza filozofları

İK EN STRATEJİK DEPARTMAN OLDU

Tamay yılların yöneticisi. Kendisi de mühendis. Ancak ‘ne yaparsak huzurlu, yenilikçi, umut veren bir ortam yaratırız’ sorusuna mühendislerin yanıt veremeyeceğini belirtti. Bu yüzden özellikle insan kaynakları departmanlarının dönüşmesi gerektiğinin altını çizdi. Eğitimin ise mutlu iş ortamı için kilit kelimelerden olduğunu söyledi. Tamay’a göre plaza filozofları her departmanda olabilir ama en çok da insan kaynaklarında onlara ihtiyaç var.

Bunu da şöyle anlattı: “İK artık stratejik bir departman. Dolayısıyla neler yaparsak o ortamın huzurlu, yenilikçi, umut veren hale getirebiliriz. Bunun için mutlu insanlar gerekiyor. Mutlu insanları yaratmak için insan yapısını anlayan kişilere ihtiyaç var. Örneğin çalışan mutluluğu anketleri artık iş görmüyor, nasıl mutlu olunur diye bakan yaklaşım gerekiyor. Robotik sistemlerin arkasında kalan insanların psikolojisinin iyi yönetilmesi ve anlaşılması gerekiyor. Değer verilen mühendisleri bu alanda eğitime gönderiyoruz. Eskiden krizlerde ilk kesilen eğitim bütçeleriydi. Oysa nasıl ki pazarlama müşterinin psikolojisi için gerekiyorsa eğitim de çalışan psikolojisi için gerekli. Şu anda krize rağmen benim yer aldığım şirketlerde eğitimden kesinlikle kesinti yapmıyoruz. İnsanların değer verildiğini görmeleri gerekiyor. Mühendislerin ve ekonomistlerin mekanik tarafları vardır. Oranın mümkün olduğunca törpülenmesi, mutlu edilmesi lazım. Ama bu yaklaşımdaki şirketlerin sayısı ne yazık ki halen az. Artması lazım.”

FARKLI YETENEKLERİ ORTAYA ÇIKARIYORLAR

İnsan kaynaklarının tek derdi yetenekleri kazanmak ve elde tutmak gibi görülebilir. Oysa artan maliyetler mevcut insan kaynağındaki farklı yeteneklerin keşfini de zorunlu kılıyor. “Sende ne cevherler varmış” demek için o cevheri nasıl ortaya çıkaracaksınız?

‘Plaza filozofları’nın işlevselliğini konuşmak için aradığım Borusan Holding İnsan, İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Nursel Ölmez Ateş de tam bu noktaya vurgu yaptı: “Yapay zekâya yatırım, fark yaratan insan yeteneklerini ortaya çıkarmayı zorunlu kılıyor. Bunun için de şirketlerde faaliyet alanlarından bağımsız sosyoloji, psikoloji, felsefe gibi bölümlerin mezunlarına daha fazla alan açılıyor. Yapay zekâ ve insan yeteneği arasındaki kesişim, günümüzün en hararetli tartışma alanlarından biri. İnsan yeteneğinin rolünü yeniden tanımlayan, teknolojik ilerlemenin insan ve toplum üzerindeki etkilerinin de ne denli kritik olduğunu gösteren bir tartışma zemini bu. Şunu net bir şekilde görüyoruz; yapay zekâ, muazzam veri işleme ve örüntü tanıma yeteneğine sahip olsa da sağduyu, empati, etik muhakeme, kültürel bağlamı anlama ve yaratıcı problem çözme gibi insana özgü nitelikleri içselleştiremez, taklit edemez. Zira yapay zekâ ne kadar gelişirse gelişsin, insan odaklılığı ve hassasiyetleri gözetme kapasitesi, insan zihninin derinliği, sezgisi ve etik muhakeme yeteneği, her zaman nihai fark yaratıcı olacaktır. Nitekim yapılan araştırmalar da iletişim, empati ve eleştirel düşünme gibi soyut becerilere hâkimiyetin teknik bilgiden bile daha önemli olabileceğini gösteriyor.”

Ölmez Ateş bir LinkedIn datasını da örnek verdi. Buna göre temel soyut becerilere sahip profesyoneller, yalnızca teknik becerilere sahip olanlara oranla yüzde 8 daha hızlı terfi ediyorlar. Ölmez Ateş, “Bu boşluğu doldurmak için beşeri ve sosyal bilimler devreye giriyor. Çünkü teknik yetkinlik uygulamayı mümkün kılar; ancak uygulamanın doğru, adil ve toplumsal açıdan yararlı olup olmadığı sorusunu yalnızca bu bilimler cevaplayabilir. Sosyoloji, psikoloji, felsefe gibi alanlardan gelen yetenekler, yapay zekânın ‘ne yapabiliriz’ sorusunun ötesine geçerek, ‘ne yapmalıyız’ ve ‘nasıl yapmalıyız ki çevreye, dünyaya, insanlığa faydalı olsun’ sorularına yanıt bulmamızı sağlıyor. Çünkü dijital teknolojilerin geliştirilmesinde, kullanıcıyı merkeze alan disiplinler oldukça kritik. Ayrıca şu da var: homojen ekipler, benzer çözümler üretme eğilimindedir. Oysa farklı disiplinlerden bireylerin bir araya gelmesi, daha yaratıcı, özgün ve çığır açıcı fikirlerin ortaya çıkmasını sağlar” dedi.

Neden ihtiyaç duyuluyor?

Plaza filozofları

ETİK SORGULAMA İÇİN DE ÖNEMLİ

Nursel Ölmez Ateş’e göre sosyal bilimler teknolojinin insanla buluştuğu bir arayüz sunuyor. Psikologlar ve sosyologlar, ekiplerin ana bileşenleri haline geliyor. Çünkü bu teknolojileri kullanacak olan insanların davranışlarını, motivasyonlarını ve ihtiyaçlarını derinlemesine anlıyorlar. İnsanların bilişsel sınırlarını, toplumsal normları ve sosyal bağlamları ortaya koyan metodolojilere sahipler. Bu açıdan bakıldığında Nursel Ölmez Ateş, ‘plaza filozofları’na neden ihtiyaç duyulduğunu şöyle açıkladı:

“ÇALIŞANI ya da teknoloji kullanıcısını sisteme en verimli ve anlamlı şekilde entegre etmenin püf noktalarını ‘plaza filozoflarının’ belirlemesi önemli. Filozoflar sayesinde teknoloji insan doğasına uyum sağlayacak; aksi takdirde insanın teknolojiye uyması baskı haline geliyor.

MESELENİN ciddi bir etik ve felsefi sorgulama boyutu var. Çünkü algoritmik önyargılar, veri gizliliği ihlalleri ve otomasyonun işgücü piyasasına etkileri gibi kompleks sorunlar mevcut. Entegrasyon, sadece teknik bilgiyle değil insan davranışını, etik değerleri, toplumsal dinamikleri ve felsefi sorgulamaları anlama kapasitesiyle mümkün.

SİLİKON Vadisi’nden büyük teknoloji şirketlerine kadar birçok kurum, etik yapay zekâ ekipleri kuruyor, UX  tasarımcılarını psikoloji kökenlilerden seçiyor, içerik stratejistlerini edebiyat veya sosyoloji mezunlarından istihdam ediyor. Felsefi ve sorgulayıcı yaklaşımlar, vizyon aşamasında doğru soruları sormayı, varsayımları sınamayı ve olası zararları öngörmeyi sağlar. Uygulamada bu, normatif çerçeveler kurar, değer çatışmalarını görünür kılar ve kurumsal karar süreçlerine eleştirel bir ayna tutar.

DEĞERLERİ KORUYAN PUSULA

TEKNOLOJİ, ‘yapabiliriz’in sınırlarını zorlayan bir sistem kurarken aslında felsefe -elbette etik disiplinleriyle birlikte- yapılabileceklerin sınırını irdelemekle yetinmez. “Ne yapılmalı”, “kimin yararına”, “hangi maliyetlerle” ve “hangi çerçeve içinde” ve hatta “yapmalı mıyız” sorularını sistematik bir şekilde ele alır. Bu, insani ve toplumsal değerleri koruyan bir pusula demek.

İNSAN merkezli tasarım hâlâ en büyük ihtiyacımız. Teknolojik kabiliyetlerimiz sınırsızca genişlerken, bu teknolojileri gerçek dünya problemlerine anlamlı çözümler üretecek şekilde konumlandırmak, ancak insan doğasını derinden kavrayan bir bakış açısıyla mümkün. Psikoloji ve sosyoloji, bu alanda paha biçilmez içgörüler sunar. Bu disiplinler, teknolojinin sadece ‘ne yapabildiğini’ değil, ‘insan için ne ifade ettiğini’ anlamamızı sağlayarak, dijital dönüşümün insani yüzünü korumamıza yardımcı olur. Bu sayede, algoritmaların soğuk mantığının ötesinde, empati ve anlayışla şekillenen, gerçekten insanlığa hizmet eden çözümler üretebiliriz.”

Nursel Ölmez Ateş’in yukardaki yorumlarını okurken Borusan’ın ağır sanayi alanında şirketleri olan, yüzlerce mühendis istihdam eden bir grup olduğunu aklımızın bir köşesinde tutmamız önemli olur.

Plaza filozofları

KİM DEMİŞ PARADAN ANLAMAZLAR DİYE

FELSEFE ve iş hayatını aynı cümlede hayal edemeyenler hâlâ olabilir diye, küçük bir araştırma yaptık. Acaba bütün filozoflar paraya ‘tamamen duygusal’ mı bakıyor dersiniz? İşte dolar milyarderi filozoflar:

PayPal’ın milyarder kurucu ortağı ve tanınmış yatırımcı Peter Thiel, Stanford Üniversitesi felsefe mezunu.

Hewlett-Packard’ın eski CEO’su Carly Fiorina, Stanford Üniversitesi’nde felsefe ve ortaçağ tarihi okudu.

Medya patronu Rupert Murdoch, Oxford Üniversitesi’nde felsefe, siyaset ve ekonomi okudu.

Milyarder yatırımcı ve hayırsever George Soros, London School of Economics’ten felsefe alanında lisans ve daha sonra doktora derecesi aldı.

Milyarder yatırımcı ve Donald Trump’ın özel danışmanlığını da yapmış olan Carl Icahn, Princeton Üniversitesi’nde felsefe okudu.

FELSEFE MEZUNLARI HANGİ YETENEKLERE SAHİP

◊ Sorun çözme

◊ Yaratıcı düşünme

◊ Uyum sağlama

◊ Empati

◊ İletişim

◊ Detaycılık

NOT: Dünya Ekonomik Forumu’nun İşlerin Geleceği Raporu’na göre, işverenlerin aradığı en önemli beceriler arasında analitik düşünme, yaratıcı düşünme, merak ve yaşam boyu öğrenme yer alıyor. Bu nedenle felsefe, psikoloji, sosyoloji gibi bölümlerin mezunları için iş olanaklarının önümüzdeki dönemde her zamankinden fazla olması öngörülüyor.

ÜNLÜ ŞİRKETLERDEN ÖRNEKLER

Microsoft’un Araştırma Bölümü çatısı altında “FATE” adlı bir birimi var. Bu birim, yapay zekânın adil olması, sorumluluk, şeffaflık ve etik gibi konular üzerine araştırmalar yapıyor. Sosyoloji, politika bilimi, etik gibi sosyal bilim alanlarından uzmanlarla birlikte çalışarak, teknolojinin toplumsal etkilerini değerlendiriyor.

Google, yapay zekâ ve bilgi teknolojileri gibi alanlarda ortaya çıkan yeni sorular için felsefecileri işe alıyor. Özellikle etik konusunda çalışmalar yürütülüyor. Ayrıca Google’daki mühendislik takımlarıyla etik farkındalık yaratmaya yönelik atölye çalışmaları yapılıyor.

Apple’ın, Apple University kapsamında, eski bir Stanford siyaset felsefesi profesörü olan Joshua Cohen’i işe aldığı belirtiliyor.

 

 

https://www.hurriyet.com.tr/ik/plaza-filozoflari-42972246

By Ozge Memis

Özge, teknoloji dünyasının nabzını tutar. Yazılım, yapay zeka, donanım ve internet trendleri hakkında güncel içerikler yazar. Yeni gelişmeleri sadeleştirerek okuyuculara aktarır. Uzmanlık ve Beceriler: Teknoloji haberleri ve ürün incelemeleri Yazılım ve dijital trend analizi Yapay zeka ve inovasyon konuları Teknik bilgiyi kullanıcı dostu şekilde aktarma Yaratıcı ve yenilikçi yazım tarzı